Gel de o çeneni dağıtmak için bana bir sebep ver.

264 46 1
                                    

Sonunda Deniz’in istediği olmuş  bir haftadır her gece Demir'le nasıl bir gelecekleri olacağını düşünerek  geceden sabaha düşünmekten yorulmuştu.  

Yanında yatan genç adama bakıp anlaşma yaptıkları günden itibaren yaşadıklarını düşünerek bazen hüzünlenmesine bazen sevinmesine bazense şaşırmasına neden olan anlar gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti. 

Birbirlerinden nefret ederken kader ikisinin de yarasını sarması için sanki önceden planını yapmıştı. İlerde Demir'in hayatının nasıl olacağını kendine sorarken başka biriyle evlendiğini düşünerek içinde baş gösteren kıskançlıkla ayrılmak istemediğini kendine itiraf etti. Etti ama genç adamın hayatında yeri neredeydi bundan emin olamıyordu. Geçici bir ilgiye kalbini kaptırıp sonrasında aşk acısı çekmekten deli gibi korkuyordu. Biraz daha mesafeli kalarak kendinden ve Demir’den emin olmaya karar verdi.

Kafasındaki sorulara bir son verip yataktan çıkarak aldığı kararlarla gardıroptan işe gitmek için kıyafetler alırken  dolabın çıkardığı sesten uyanan Demir’e bakıp “Özür dilerim uyandırmak istemedim.” Dedi 

“Erkencisin.”

“Evet uyku tutmadı.”

Demir genç kızın elindeki kıyafetlere bakıp “ Bir yere mi gideceksin?" diye sorarak merakını gidermeye çalıştı.

“Şirkete gidip neler olduğuna bakacağım uzun süredir ihmal ettim.”

Demir duyduklarından tedirgin oldu. Bir süredir şirkette çalışıyor evraklarda bir açık arıyordu. Yağmur’un uzak durmasını isteyerek “Bence bir kaç gün daha dinlenebilirsin.” Diye önerdi.

“Zaten kendimi toparlamak için gidiyorum. Çalışırsam kafamın dağılması daha kolay olacak.”

“Bir kaç gün daha dinlen hem Deniz yalnız kalmaz .”

Sanki bütün gece genç adamı düşünüp  uykusuz kalan kendi değilmiş gibi, kaşlarını çatıp  “Yeterince dinlendiğimi düşüyorum. İşe gideceğim Deniz kendini İstanbul’u gezmeye o kadar kaptırdı ki yokluğumu fark etmez bile.” Diyerek Demir’in önerisini duymazdan geldi.

Israr ederse ters tepeceğini bildiğinden pes edip “Tamam o zaman birlikte gideriz.” Diyerek yattığı yerden kalkıp banyoya gitti. 

Yağmur Demir’in duşa girmesini fırsat bilip  üzerini değiştirdi. Hafif bir makyajla hazırlanıp saçlarını dağınık topladı. Hazırlandığında merdivenlerin dibinde Demir'i  beklerken üzerine griden üçlü bir takım giymiş aşağı inen genç adama baktı. Evlendikleri günde üzerinde yine aynı takım vardı. Kafası zaten yeterince karışıktı ‘ Neden daha çirkin birini bulmadım ki o zaman daha kolay olurdu ayrılmak.’  diye kendi kendine söylendi.

Demir gücünün farkında olarak kendinden emin bir halde aşağı inerken Yağmura baktı. “ Bu kızın daha uzun bir eteği yok mu.’ Diye oda kendi kendine sordu. Düşündüklerini kendine saklayıp hazır bekleyen karısına dönüp “ Önce kahvaltı yapsaydık.” Diye söylendi.

“Benim canım istemiyor. Sen kahvaltını yap şirkette görüşürüz.”

“Seni ben götürürüm.”

“Kendi arabamla gidebilirim sen kahvaltını yap.”

 “Şirkette bir şeyler yerim .”diyerek daha fazla lafı uzatmadan eliyle geçmesi için kapıyı gösterdi.  

Ofise vardıklarında asansörden ilk Yağmur çıkarken Demir genç kızı yukarıdan aşağıya süzdü. ‘ Zaten etek kısa bir de yırtmaç niye .’ diye söylenirken  kendini tutamayıp eline geçen ilk şeyi kızın bacaklarına sarma isteğiyle doldu. Her geçen gün kafasının içindeki düşüncelere engel olamıyordu. 

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin