Keşke bunları senin ağzından daha önce duysaydım.

284 44 2
                                    

Akşama doğru Demir arayıp iki günlüğüne şehir dışına çıkmaları gerektiğini ve hazırlanmasını söylediğinde itiraz etmeye çalıştı. Ama aldığı cevap hiç hoşuna gitmedi  ”Bu tartışmaya açık bir durum değil.” diyerek telefonu kapatmıştı. 

'Her seferinde onu yap bunu yapma diye emir vermesinden nefret ediyorum.  Fikrimi sormaya zahmet bile etmedi. Ondan incelik beklediğim için ben aptalın tekiyim, nede olsa zorba.' diye söylendi.

Karşısında konuşamadığı tek adam babası iken şimdi Demir’e tek kelime dahi edememesi garibine  gitti. Normalde tekrar arayıp ağzının payını verip istiyorsa tek başına gideceğini söylemesi gerekiyordu. Neden yapmadığını  kendine sorduğunda yanıtı koskoca bir bilmiyorum oldu.

Şimdi yeni bir sorunu daha vardı. Başka bir yerde çalışıyor olsa sık sık işe gitmediği için kapı dışarı edilmişti. Özetle kovulmuştu.  Bu gidişle babasının da kapıyı göstermesi an meselesiydi.     

İşten biraz geç çıktı. Bir kaç gün yoktu ve işleri aksatmak istemiyordu. Geç saatlerde babasıyla yaşadığı eve giderek bir kaç eşya almak için eski odasına girdi. Boşandıktan sonra tekrar ait olduğu yerde olacağını düşününce kendini garip bir boşlukta hissetti. Demir’le olan yalan evliliğini düşünerek eski yalnız günlerine dönmek isteyip istemediğini kendine sordu. Bu odada iyi kötü bir sürü anısı vardı. Evin diğer odalarına sanki yabancı bir gözle bakıyordu. Çocukluk ve gençlik yılları hep bu dört duvar içinde geçmişti. Yalnızlığına ilaç olan camın önüne bir kez daha oturup geçmişte olduğu gibi hayal kurmaya çalıştı. Bu sefer pek işe yaradığı söylenemezdi. Oysa boğazın manzarası karşısında kitap okumaya bayılırdı. Çoğu zaman karakterin yerine geçer uzakların hayalini kurardı. Bakışları odasındaki küçük kitaplığa kaydı ve gözleri doldu. Yalnızlığının tek ilacıydı onlar.

Merdivenlerden inerken çalışma odasının kapısı altından görünen ışığı fark edip, ikikere tıklattı. Aldığı cevapla içeri girdiğinde babası masasının başında bir kaç dosyayı inceliyordu.

Yağmur bugün bir kaç kere babasını görmek istemiş ama misafiri olduğunu öğrenince daha sonra görüşmek için odasına dönmüştü. Bir diğer girişiminde ise şirketten ayrıldığını öğrenmişti. Demir ile arasındaki bilmesini istemediği konuyu merak ederek odaya girdi. “Görünen o ki dinlenmen gereken zaman da bile çalışıyorsun.” Diye şikâyetini belirtti.

“ Sadece vakit geçsin diye birkaç dosyaya göz atıyordum.” sözleriyle elinin altındaki dosyaları çekmeceye bıraktı. 

Yağmur götürmek için hazırladığı  küçük valizi kapının yanına bırakıp içeri girdiğinde  “İnşallah zaman geçirmek için kızın ile konuşmak ta seçeneklerin arasında vardır.” siteminde bulunduğunda Necati bey kızının sözlerine gülerek “Bu güzel teklif hiç bir zaman seçenekler arasında yer alamaz.” diyerek oturmasını işaret etti.

Masanın karşısındaki tekli koltuğa otururken “Baba o kadar çok çalışıyorsun ki sana daha destek olmama izin verirsen, dinlemek için kendine zaman ayırabilirsin.” Önerisinde bulundu ama son zamanlarda babasını her konuda yalnız bırakıp gittiğini fark etti. Tıpkı şu anda yaptığı gibi.

“Bir kaç işim var ama söz halledeyim uzun bir süre dinleneceğin.” dedikten sonra gözlerindeki okuma gözlüğünü çıkarırken “Demir nerde seninle gelmedi mi?” Diye sordu.

“Bir kaç günlüğüne şehirden ayrılacağını söyledi. Gitmeden halletmesi gereken işleri var herhalde.”

Necati bey “Sen kocana eşlik etmeyecek misin?” diye sorduğunda Yağmur gözlerini babasının  masasındaki ajandalara bakar gibi yaparak “Birlikte gitmeyi planlıyoruz. Ama istersen senin yanında kalabilirim. Eminim sana eşlik edeceğimi öğrendiğinde Demir için sorun olmaz. “ cevabını verdi.

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin