Tabi gizlenme gereği hissetmesinin bir nedeni yoksa.

230 44 2
                                    

Demir arabadan inip kendini bekleyen iki kişiye doğru yürüdüğünde etrafta silahlı birkaç adamın dolandığını gördü. ‘Umarım bizimkiler fark edilmezler.’ diye düşündü. Üzerini arayan adamlar belindeki silahı alıp ileri yürümesi için ittiğinde öfkesi bütün bedenini sardı. Derin bir nefes alarak sorgusuz kabullendi önceliği Yağmur’un yaşadığından emin olmak sonrada onu sağ salim kurtarmanın yolunu bulmaktı.

İçeri doğru yürüdükçe bir kaç kişinin sesini duydu. İlerledikçe sesler daha da belirgin hale geldi. Duyduğu ilk sesin sahibini hemen tanımıştı nasıl tanımazdı az mı kavga etmişti o sesin sahibiyle. Yağmur’un sesiydi yaşıyordu ve içerdeki adamları da o sesle canlarından bezdiriyordu. “ Senin gibi bir pisliği nasıl sevebildi aklım almıyor. “ diye karşısındaki ni çileden çıkartıyordu. Demir böyle bir durumda bile kendini gülümseten kadın için ‘Senin bana kafa tutmana bile razıyım. Yeterki şurdan kurtulalım.’ Diye kendine itiraf etti.    

Diğer sesi de hemen tanıdı “Kapa o çeneni senin  aramızdaki bağı o küçük beyninin almasını beklemiyorum.” Diyordu. Ne sevmesi ne  bağıydı konuşmalarından hiç bir şey anlamamıştı.

Büyük bir kapının önünde iki adam bekliyordu. Demiri görünce biri içeri girip “Beklenen misafiriniz geldi.” Diye haber verirken Şükrü’nün sesi duyuldu “ İçeri alın.” Emrini duyan iki adamdan birinin sırtından itmesiyle içeri girdi. İceri ayak bası basmaz gözleri Yağmuru aradı. Buldu da gözlerine inanamadı yüzünde bir kaç morluk ve dudağının kenarı patlamıştı. Yumruklarını sıkıp çenesindeki kasların gerildiği gözle görülüyordu. Şükrü’ye dönüp öldürecek gibi baktı.

Yağmur ise gördüğünün gerçekliğinden emin olunca mutluluktan “Demir “ diye bağırdı ve sandalyeden öne doğru atıldı. Arkasındaki adam omzuna bastırıp yerine geri otururken “ Bu kadar sevineceğini bilseydik daha önce çağırırdık.” diye söylediği anda Yağmur'un durumlarını hatırlamasını sağladı. Gözünden bir damla yaş kayıp yanağında iz bırakırken “Onun bir suçu yok. Lütfen ona bir şey yapmayın.” diye yalvardı.

“İnan bana o burada olmayı senden daha çok hak ediyor.” Diyen Şükrü’ye “Senin derdin benimle, lütfen onu bırakın.” Diye cevap verdi. 

Demir “ Yağmur, benim için şunlara yalvarmayı kes.” Diye uyardı. Sonrada kızı daha dikkatle inceledi görünürde yüzündeki çürüklerden fazla yaralanma yoktu. Emin olmak için “Sen iyi misin?” diye sordu.

“Ben...... Ben iyiyim.” konuşurken gözünden bir damla yanağından süzüldü. “ Özür dilerim seni dinlemeliydim.” Diye af diledi.

“Özür dileme seni Türkiye’ye getirtmemeliydim. Burada olmanın tek suçlusu benim.” Diye söylediğinde kendini iten adamın elini  yakaladığı gibi çevirince adamın elindeki silah yere düşmeden yakaladı ve bir eliyle çevirdiği bileğin kırılma sesini duyarken sağ eliyle tuttuğu silahı ateşlemeye hazır bir şekilde Şükrü’ye  doğrultup “Kızı bırak.” Dediğinde acı ile inleyen adamı geriye doğru itti. Odada bulunan herkes şaşkınlıkla Demir’e bakıyordu.

Yağmur Demir’in hamlesiyle kurtulacağına o kadar inanmıştı ki  arkasındaki maskeli adamın başına silahı dayayıp “ Hiç sanmıyorum.” Dediğinde korkuyu iliklerinde hissetti.

Demir kararlı bir şekilde “Şakam yok bırak kızı.”

“Benimde hiç şakam yok, senin için eminim Şükrü’nün hayatından daha önemlidir küçük hanımın hayatı.” Maskeli adam elinin daha güçlü olduğunu biliyordu ve bunu da sözlü olarak gösterdi.

Demir duyduğu sese yabancı olmadığını hissetti. Kendine güvenen tavrı ve  konuşmasıyla Şükrü’yü bile yok saydığını fark etti. Hem herkesin yüzünü görebiliyorken onun maske takmasına bir anlam veremedi. ‘ Tabi gizlenme gereği hissetmesinin bir nedeni yoksa.’ Diye düşündü.

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin