Hayat mı. Sen gidince hayatımın bir anlamı da kalmıyor.

250 42 3
                                    

Yağmur aşağıya inmesi gerektiğini biliyordu. Demir’e olan duygularının kendini zayıf gösterdiğinin farkındaydı. Eğer gitmeden önce tekrar görecekse kendini toplamalı ve güçlü olmak zorunda hissediyordu. Odasına son bir göz attı. Yanında götürmek istediği her şeyi valize yerleştirmişti. Son saatlerini geçirdiği odasından ayrılma vakti geldiğinde bir kaç ay öncesine göre şimdi  her şeyi bırakıp gitmek hiç bu kadar zor gelmemişti. Bu yüzden kısa bir veda istiyordu özellikle Demir’le. Komidinin üzerindeki telefon dikkatini çekti.  

Yarım saat sonra odasından çıkabildiğinde yaptığı makyaj gözlerindeki kızarıklığı belli belirsiz gizlemişti. Üzerine giydiği beyaz kolsuz gömlek ve altına giydiği  dar jean fiziğini fazlasıyla öne çıkarıyordu. Kendinden emin bir şekilde merdivenlerden inerken kapı zilini duydu. İçinden ‘Tam zamanında.’ diye geçirdi. Bunu yapmak hoşuna gitmiyordu ama başka çaresi kalmamıştı. 

Gelenin kim olduğunu bildiğinden kapıya  kendi açtı. “Hoş geldin girsene.” Diyerek içeri girmesi için kenara çekildi.

Cenk’i içeri davet eden Yağmur salondaki bakışların üzerlerinde gezindiğini hissetti. Kimsenin Cenk’i beklemediği ortadaydı. Demir her zaman olduğu gibi kaşlarını çatmış öfkeyle misafirine bakıyordu. Onun bu halini görmek canını yaksa da kontrolü eline almak için gözleriyle günler sonra boşanacağı adama uyarıcı bir bakış  attı. Artık her şeyin sahibi o olabilirdi ama gururunu kurtarmak zorundaydı. Ona aşık olduğunun bilinmesini istemiyordu.

Bir olay çıkmaması için de kolundaki saate bakıp “Artık çıksak iyi olacak diyerek çalışanların da gelmesiyle tek tek vedalaşmaya başladı. Bu duruma daha fazla seyirci kalamayan Demir çareyi bahçeye çıkmakta buldu. Sevdiği kadın gidiyordu, ama burada kalmasını gitmesine tercih ederdi. Bir kaç gündür araştırmalarını derinleştirmiş nakliye şirketi gemiyle bir kaç kez silah taşıdığını öğrenmişti. Bunu da eski çalışanlardan biri itiraf etmişti. Adamın ismi belgelerde dikkatini çekmişti. Paravan şirketin mallarını yüklerken evrak işlerinde o görevliymiş. Ne olduysa ertesi gün işten ayrılıp izini kaybettirmişti. Gözünü ne kadar korkuttularsa bulmak neredeyse imkansızdı. Ancak başkomiser olan Yiğit’in yardımıyla adamın saklandığını yeri öğrenebilmişti. Ne bildiğini öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Sonuçta her şeyi ortaya çıkardığında kendi adını da temize çıkarabilecekti. Eğer yaptıkları öğrenilirse kendi başı da fazlasıyla ağrıyacaktı. Etrafındaki insanlar kendinden ne kadar uzak  olursa o kadar güvende olacaktı. 

Gözleri karısının bulunduğu yere kaydı. Saatler ilerliyordu ve ayrılık düşündüğünden de zor olacaktı. Yine de sağlam durmaya çalışıp valizleri kendi arabasına taşınmalarını istedi.

 “Buna gerek yok bizi Cenk bırakacak.” sözleriyle ortamın daha da gerilmesini umursamayan Yağmur direk kocasının gördüğü ilk günden beri kalbini yakan gözlerinin içine baktı. Aşkın renginin kırmızı olduğunu düşünürdü hep ama   gördüğü ilk günden beri sadece mavi vardı kendisi için. Ne yazık ki bunun aşk olduğunu anladığında artık çok geç kalmıştı. Bir insanı hem sevip hem de nefret etmek mümkün müydü. Tabi ki hayır, aşkı gizlemek için sadece bir maskeydi nefret. Nefret diye adlandırdığı hayal kırıklığının arkasına sakladığı sevgisi , kalbinin kendisine hain çıkması her şeyi daha da zorlaştırdığından  bulunduğu yerden uzaklaşması gerekiyordu. Zor olacaktı ama başka çaresi yoktu.

Biraz önce kendinden emin çıktığı odasından bir kez daha yenilgiye uğradığını hissetti. Bu adam her seferinde kendine güvenini mıknatıs gibi çekip alıyor geriye savunmasız zayıf bir Yağmur bırakıyordu. Dikkatini dağıtmak için Şükran teyze ve çalışanların olduğu tarafa yöneldi.      

Demir ise duyduklarından sonra damarlarındaki kanın donduğunu sandı. Yağmur sabrını sınıyordu zaten gergindi şimdi sinirini etrafı dağıtıp Cenk’in boğazına sarılıp karımdan uzak dur demek geldi  içinden. Gitmeden onunla geçireceği sayılı dakikaları da çok görmüştü. Ama olay çıkmaması için istemese de “ Nasıl isterseniz.” Diyerek geri adım atmak zorunda kaldı.

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin