Onun uykusu benimkinden de hafif.

217 41 1
                                    

Demir eve girdiğinde saat  gece 4’e geliyordu. Hiçbir şey istediği gibi gitmemişti. Adamların çoğunu yakalamışlardı… Ama  asıl istediği kişi ellerinden kaçmıştı. Yiğit sorguda itiraf ederler diyordu ama Demir'in hiç ümidi yoktu.

Aylardır bu günün gelmesini bekliyordu. Şirketler arasındaki yazışmalar ve imzalar hep ilgisi olmayan kişiler adınaydı. Ortada ki tek tanıkta korkudan ifade vermeyi reddediyordu. Başka kanıt olmayınca suçta olmuyordu, tek ümitleri  iş üstünde yakalamaktı. Adam ellerinden kaçıp gitmişti. Yağmura kavuşmak için tek şansını da kaybetmişti. 

Artık gizlice yürüttükleri her şey ortaya çıkmıştı ve  herkes tehlikedeydi. Yağmur ve ailesi için korkuyordu. Bir kez daha sevdiklerinin elinden kayıp gitmesine dayanamazdı. Özlem’den ve babasından sonra başka bir acıyı kaldıramazdı.

Korkuları arttıkça kendini kapana kısılmış hayvan gibi hissettiriyordu. Omuzlarındaki yük büyüdükçe öfkesi her dakika artarak  büyüdü büyüdü ve insanların duymasını bile akıl edemeyip yanında sehpayı tekmeleyince gürültüyle ters döndü. Yaptığı hatayı fark etse de iş işten geçmişti. Tek dileği çıkan sesten dolayı kimsenin uyanmamasıydı. 

Yan odada uyuyan Deniz duyduğu sesle korkuyla yataktan fırlamasına neden oldu. Kendini odadan dışarı öyle bir attı ki kapısının altından atılan notu fark bile edemedi. 

Koridorda ne olduğunu anlamaya çalışırken Demir’in odasındaki kapının altından sızan ışık dikkatini cekti. Geldiğinden haberi yoktu tek bildiği bugün Necati amcanın katilini yakalamak için bir şeyler yapacaklarını.

Demirse üzerindeki gerginliği biraz olsun atmak  için sıcak bir duşa ve başını koyacağı bir yastığa ihtiyacı vardı. Üzerindeki tişörtü çıkarıp banyondan içeri girdiği anda kapının sesiyle biraz önce yaptığı hatadan dolayı birini uykusundan ettiğini fark etti. Çıkarttığı tişörtü geri giydi ve “Gel” diye seslendi.

Deniz başını uzatıp yere ters dönmüş sehpaya bakıp “Bir ses duydum. Sen iyi misin?” diye sordu.

“İyiyim.” Eliyle yerdeki sehpayı gösterdiğinde Kaza oldu.” Dedi  ve parmaklarını tarak gibi kullanarak saçlarını arkaya attı. Denizin gözlerine baktı ve “Kimi kandırıyorum hiç iyi değilim.”  Sözleriyle camın önündeki berjere kendini bıraktı.  

“Konuşmak ister misin.”  

“Bu gece işler umduğum  gibi gitmedi ve bir anlık sinirle sehpayı tekmeledim kusura bakma. “ 

“Bu demek oluyor ki Necati beyin katilini yakalayamadınız.”

“Evet.” Duraksadı sehpaya bakıp pişman gözlerle  “Özür dilerim gecenin bu saatinde seni uyandırmak istemedim. “ 

“Rahatlamana yardımcı olduysa önemli değil.”

Demir olumsuz yönde basını salladı. 

Deniz  genç adamın üzüntüsünü anlıyordu. Yağmur’a babasının katilini verecek sonrada neden kendisinden ayrıldığını anlatacaktı. “ Bundan sonra ne yapacaksın. Yani Yağmur’a her şeyi anlatacak mısın? “ 

“Bilmiyorum.”

“Bence daha fazla gizleme. Zaten ne yapmaya çalıştığın ortaya çıktı.”

“Haklısın.” 

 “O adamı yakalamak için şimdi ne  yapacaksınız..” 

“İnan hiçbir fikrim yok. Tek umudumuz elimizdeki adamların kimle çalıştıklarını itiraf etmeleri.”

“Ben tanıyor muyum?”

“Tanıştığını sanmıyorum, uzaktan görmüş olabilirsin.”

Deniz “Üzülme artık eminim Necati beyin katili yakında cezasını çekecek.” Diye söylerken genç adamın yorgun ve ümitsiz duruşu moralini bozdu. “Ben gideyim sende dinlen. Yarın daha sakin bir kafayla konuşuruz.”  

“Deniz tekrar kusura bakma.”

“ Sen iyisin ya. Daha fazla düşünme. “

“Tamam git yat hadi.”

Deniz tam odasına giderken geri dönüp ‘Ben duyduysam Yağmur’un da duyması gerekmez mi. Hem onun uykusu benimkinden de hafif.’ diye geçirirken içine bir kuşku düştü. Demirin odası kendisinin ve Yağmurun odasının ortasındaydı. Arkadaşını uyandırmamak için yavaşça kapı kolunu çevirip başını içeri uzattı ve boş yatakla karşı karşıya kaldı. Demir’e haber vermeden önce emin olmak için banyoya sonra da giyinme odasına baktı hızla odadan çıktı.

Demir bir kez daha kapı vurulunca bu sefer kendi açtı ve korkulu gözlerle kendisine bakan Deniz’e “Sen iyi misin “ diye sordu.

“Yağmur odasında yok. “

“Her yer koruma dolu buralardadır merak etme.” Dese de içi hiç rahat değildi. Dakikalar geçtikçe içindeki huzursuzlukta gözle görülür bir hale geldi. Evin bütün çalışanları ayaklanıp bakmadıkları yer bırakmadılar. Demir Yağmur’un telefonunu arıyor ama çalan telefon bir türlü açılmıyordu. 

Deniz “Acaba Cenk’le birlikte gitmesine izin vermedik diye bize mi kızdı.” Fikrini öne sürdü.

“Evden çıkarken kimse görmemiş. Hala buralarda olmalı.”

“Belki de kimseye görünmeden çıkmanın bir yolunu buldu ve onun yanındadır. “

Aklına getirmek istemese de “Sen ara  ben ararsam yanındaysa da yok der.” 

Deniz “Tamam” demesiyle odasındaki telefonu almak için kapıyı açtığında yerde duran kağıdı fark etti.

Saniyeler içinde Demir elindeki kâğıdı yüksek sesle okudu “Deniz babamın katilini buldum. Sana haber verecektim ama gitmeme izin vermezdin . Beni merak etme. ‘ hiç zaman kaybetmeden cebindeki telefonu çıkarıp  Yiğit’i aradı ve her şeyi anlattı.

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin