BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI)

Biraz eğlenmekten zarar gelmez.

Akşam Demir bara gitmeyi teklif ettiğinde etrafta başka bayanları görünce dikkatinin dağılacağını düşündü. Krem olayından sonra kıskanç olmadığını aslında ona olan ilgisinin geçici olduğunu bir nevi kendine ispatlama derdindeydi.

Akşam yemekten sonra Demir hazırlanıp teknede taktığı yeni ismi süpürgesiz cadıyı aşağıda beklemeye başladı.

O sırada Yağmur üzerine ne giysem diye karar vermeye çalışıyordu. Tatilin son gecesiydi ve insanların kendisine ne yapması gerektiğini söylemesinden bıkmıştı. Özelliklede bunu sadece bir imzayla gecici bir süre evlilik rolü yaptığı adamın yapmasına izin vermeyecekti. Biliyordu ki onun istediği gibi davrandığı sürece hayatına hep müdahale edecekti. Bu zevkten onu mahrum etmek için bir süre askıdaki kıyafetler arasından seçim yapmaya çalıştı.

Karşısında 4 kişilik bayan grubun bakışlarından habersiz otelin bekleme salonundaydı. Asansör görüş alanında iken oturmuş bir taraftanda maillerini kontrol ediyordu.

Açılan kapısının sesini duyduğunda Yağmurun geldiğini düşünerek bakışlarını telefonundan kaldırıp karşıya baktı. İçerden 50'lerin üzerinde bir çiftin çıktığını gördü ve telefonuna geri döndü. Erkeklerin ömrünü kadınları bekleyerek geçtiğini söyleyenlere bir kez daha hak verdi. Bir süre daha bekleyeceğini düşünerek mesajlara kendini verdiğinde yaklaşmakta olan topuk sesleri dikkatini çekti. Her erkek gibi kendine engel olamayıp yüzünü görmek için bakıyordu ki "Çıkalım mı?" diyen sesle saç diplerine kadar ürperdi.

Sesli olarak "Lanet olsun." dediğinden habersizdi. Diş sıkmak kendisini tutmak yada sakinleşmesi için yeterli değildi. Giydiği elbiseyi gördüğünde odaya çıkıp ya üzerini değiştirmesini isteyecekti. Yada kapıyı üzerinden kilitleyip eve dönene kadar burnunu dahi çıkarmasına izin vermeyecekti.

Tabi bunlar sadece aklından geçen düşüncelerdi. Bir kere konuşmuş ve boyunun ölçüsünü almıştı. Üstelik sen kim oluyorsun dediğinde verecek bir cevabı da yoktu. Sadece kağıt üzerinde kuru bir imzanın sahibi...

Otelin kapısında valenin arabayı getirmesini beklerken ikisi de birbirini süzdü. Demir üzerinde beyaz keten bir gömlek ve bej rengi bir pantolon giymişti. Bir kaç gündür tıraşta olmuyordu. Bu durum Yağmurunda dikkatini çekti. Kirli sakalın daha çok yakıştığını inanıyordu. Ama en çok dağınık kısa saçlarını yakıştırıyordu... Hep takımla gördüğü kocasını tatil boyunca spor kıyafetlerle karşısında gördükçe farklı biri varmış gibi hissetti. Kabul etmek istemese de yanında duran adamı daha çok beğendi. Aklından geçenleri dile getirmek gibi bir niyeti yoktu. Bu adam aşık olacağı bir tipe sahip olabilirdi ama kalbi olmayan huysuz bir adam tarafından sevgi dilenmek ona göre değildi. Hem ne zaman kalabalık bir ortama girseler bir kaç bayanın ilgiyle izlediğini görünce uzak durması için gerekli uyarıyı alıp kendine gelmesini söylüyordu. Böyle bir adamı hayat arkadaşı olarak düşünmek bile yanlıştı.

Yağmur arabaya binmeden Demir vale den önce davranıp kapısını açıp binmesine yardım etti. Aklında mini eteğiyle otururken duvar misali önünde durmak vardı. Yağmur'u uyarmak gibi bir niyeti yoktu dilini tutması gerektiğini bizzat öğrenmişti. Üzerindeki elbiseyi bilerek giydiğine emindi aslında giydiği bütün kıyafetleri kendini sinirlendirmek için olduğuna yemin ederdi. Uyardığı takdirde daha kötüsüyle karşılaşacağını da biliyordu. 'Tatil bitene kadar sabret.' dedi kendi kendine. Sonrada 'Ya aynı tavırları İstanbul'da da yaparsa.' diye iç geçirdi. 'O zamanda boşanana kadar sık dişini.' diye söylendi içten içe. Karısının oturduğunu görünce kapıyı kapatıp şöför tarafına geçtiğinde içi hiç rahat değildi.

Kırmızı ışıkların olduğu dar bir koridordan geçip kendilerine siyah deri koltukların bulunduğu bir masa seçtiler. Müziğin yüksekliği Demiri biraz gersede bulundukları yer kendi fikri olduğu için eğleniyor numarası yapmak zorunda hissetti. Etrafına bakarak parmaklarıyla müziğe ritim tutmaya çalıştı. Gürültüden nefret ettiği düşünülürse bu işte ne kadar başarılı olunursa...