7

1.8K 279 570
                                    

Bölüm 7: kaybedecek neyimiz var?

**

"Şanslıysan sana kurabiye bulabiliriz."

Jeongin bu cümleyi söyleyip kollarım arasından ayrılmıştı. Kaybettiğim sıcaklığı beni rahatsız etse de bu konuda bir şey demedim. Merakla sordum

"Nasıl bulacağız?"

Jeongin önce dudaklarını dişledi sonra parmaklarını şıklattı,

"Buldum!"

Kafam karışmıştı yine, kaşlarımı çattım, "Ne Jeongin? Ne buldun?"

"Alt çekmecemde birkaç paket vardı. Acil paraya ihtiyacım olursa diye saklamıştım- siktir, ya tarihi geçtiyse."

Gerçekten de bana kurabiye almak için düşünmesi hoşuma gitmişti. İstemsizce gülümsedim fakat kurabiye satmasının sebebini öğrendiğimden beri bu konu beni rahatsız ediyordu.

Jeongin gidecekti. Çok kesin konuşmuştu ve istediğini yapana kadar durmayacağına emindim. Gitmesini de istiyordum bir yandan. Çünkü mutlu olacaktı. Bu her halinden belliydi. Yine de onu daha yeni kazanmışken kaybetmek istemiyordum. Onu bir yıldır bekliyordum öylece kaçıp gidemezdi şimdi...

"Jeongin..." dedim nasıl başlayacağımı bilemediğim konuşmaya zaman kazanmak için

"Ya bakmaktan zarar gelmez," dedi ve kalkmaya yeltendi "gel bakalım."

Hızla elimi dizine koyup kalkmasını engelledim

"Jeongin, dur."

Uzunca dizinde duran elime baktı. Rahatsız olduğunu düşünüp elimi çektiğim zaman yüzüme çevirdi bakışlarını

"N'oldu?"

Hala daha neyi nasıl diyeceğimi bilmiyordum. Birkaç saniye yine sadece sustum, en sonunda "Jeongin gerçekten gidecek misin?" diye sormayı becermiştim.

Jeongin'in bakışları yavaş yavaş toprağa kaydı. Hafiften bana dönük bedenini tamamen karşıya çevirdi. Farklı bir gerçekliğe geçmiş gibi duruyordu. Sanki bazı şeylerin yeni yeni farkına varıyordu. Halbuki daha az önce mesajlaşırken demişti bana gideceğini.

"Gitmek zorundayım." dedi kesin bir sesle ve yüzüme baktı. Yüzümde ne gördü bilmiyorum ama panik yaptığını sezmiştim. Aslında hüzünlü olan ortamlarda yumuşatmak için yapılan gülümsemelerden bıraktı, "Hemen gitmiyorum Hyunjin. Daha çok var." dedi

"Ne kadar çok?"

Jeongin bedenini aşağı eğdi ve başını kolları arasına aldı.

"Bilmiyorum... Çok var işte ha deyince gidemem. Yeteri kadar param daha yok. En azından liseyi bitiririm."

Sesi, kafası kolları arsında olduğu için boğuk gelmişti. Göremese de omuz silktim. İstemiyordum ki gitmesini. İstemiyordum işte!

Ağlamak istedim o an, zar zor sordum "Ayrılacak mıyız?"

Kafasını kolları arasından çekti ve endişeli gözlerini bana dikti. Hızla başını iki yana sallarken "Ne?! Hayır!" dedi. Bankta bana biraz daha yaklaştı

"Hyunjin dediğim gibi daha çok var bunu konuşmamıza gerek yok."

Gerek vardı işte. O gün gelip çatacaktı ve Jeongin benden gidecekti.

"Gitmeni istemiyorum..." diye mırıldandım. Jeongin sustu. Aptal gibi sustu ve hiçbir şey demedi. Gitmem demedi, seninle kalacağım demedi. Kaçıp gidecekti beni umursamadan, arkasında kalan enkaza bir defa bile bakmadan. Annem gibi gidecekti ve ben yine yapayalnız kalacaktım. Size bu garip geliyor olabilir. Daha iki gündür tanıdığım çocuğa yaptığım bu anlamsız takıntı. Hayır ama öyle değil işte. Ben Jeongin'i çok uzun süredir seviyorum...

Stolen Cookies | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin