Selam, sıkıcı bir geçiş bölümü ayrıca kontrol edemedim 😔
***
Bölüm 28: ülke bizim değil mi?
"Mumları getirsene!"
"Hyung, benim elimin kenarı kremaya değdi biraz bozuldu yazısı bir şey olur mu?"
"Aptal!"
Minho'nun küçük salonunda kahverengi bir berjerde oturuyordum. Aslında Chan, Minho, Hyunjin ve ben oturuyorduk ama üçü de birden ayaklanıp mutfağa gittiğinde bu şekilde tek başıma kalmıştım ben de.
Ve evet mutfaktan sesler çok net geliyordu.
"Chan sen ışıkları kapat önden gidip."
"Hyung pastayı ben taşısam?"
"Sana güvenmiyorum Hyunjin.."
Bana 'sürpriz' bir doğum günü hazırlamaya çalıştıkları her şekilde belli oluyordu ve doğrusu onlar bunun bir sürpriz olduğunu düşünerek heyecanlanırken burada her şeyden haberimin olması..
Çok şirin ve komikti
Gülmemeye çalıştım ve haberim yokmuş gibi öylece oturmaya devam ettim. Onları bozmak istememiştim.
Birden ışıklar kapandığında başımı, elinde mumları ışıldayan pastayla duran Hyunjin'e çevirdim. Dikkatli bir şekilde pastaya bakıyor ve minik adımlarla yanıma yaklaşıyordu. Yanında duran Minho ve Chan ise düşürmemesi için tetikte gibilerdi
"H-hyung?" demişti Hyunjin sorar gibi
"Doğum günü şarkısı söylememiz gerekmiyor mu?"
Bu soruyla birlikte Chan ve Minho birbirine bakmış ardından gergince gülümseyip el çırpmaya başlamışlardı
"İyi ki doğdun Jeongin.."
Şarkıyı söylemeye başladıklarında nedense birden bir utanma gelmişti. Hayatımda ilk defa doğum günüm bu şekilde kutlanıyordu.. Ayrıca karşılarında böyle dururken onların şarkı söylemesi de bir garipti amına koyayım!
Ne yapacağımı bilemeyip gözlerimi onlardan kaçırmaya çalıştım ve terleyen ellerimi kotuma sildim. Sonunda üçü de susmuştu. Dudaklarımı ısırıp Hyunjin'e baktım ama sonradan bunu görüp gerildiğimi anlamasın diye hemen bıraktım dudaklarımı. Aslında tam olarak gergin değildim sadece ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ve sanırım birazcık..
Ağlamak istiyordum..
Duygulanmıştım, gerçekten çok mutlu olmuştum ama bunu doğru düzgün yansıtamayacağım için çekiniyordum. Böyle anları çok az yaşamıştım, ki son zamanlarda artmıştı, bu yüzden elim ayağıma karışıyordu.
Derin bir nefes alıp Hyunjin'in gülümseyen suratına baktım. Pastanın mumları yüzüne gölge yapıyordu. Gözleri bana bakarken o kadar güzel ışıldıyordu ki şu an bana baktığını bilmesem dünyadaki tüm dertler bitmiş de Hyunjin dünyaya bakıyor sanardım..
"Jeongin.."
Hyunjin sızlanarak bana seslendiğinde birazcık irkildim ve yerimde kıpırdadım
"Efendim?" diye sormuştum devam etmesi için ama onu yerine Chan araya girmişti
"Hadi şu mumları üfle de pastayı keselim!"
Bakışlarımı ondan çekip yeniden Hyunjin'e yöneldiğimde Hyunjin gözleriyle pastayı göstermişti. Nedense bir şey demem gerek gibi hissetmiştim. Dediğim gibi bu yaptıkları beni çok mutlu etmişti ama ben bunu gösteremiyor gibi hissediyordum. Bir şey yapmam lazımdı.. Teşekkür etmeyi düşündüm ama bu çok garip kaçardı.. Sonra aklıma sarılmak geldi. En güzel böyle ifade edebilirdim mutlu olduğumu. Sözcüklerini kullanmakta asla iyi olmamıştım zaten. Bu yüzden, onlara bir an önce sarılmak için, eğilip hızla mumları söndürdüm fakat kafamı kaldırdığımda bize azıcık ışık kaynağı sağlayan mumların da sönmesiyle karanlıkta kaldığımızı fark ettim. Neyseki Chan ışıkları yakmıştı kısa sürede. Minho da Hyunjin'in elinden pastayı alıp geri mutfağa gittiğinde Chan "Yardım edeyim." diyerek peşinden adımladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
FanfictionBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...