Bu wattpad ve kingdom yüzünden sinir hastası oldum amk
Bölümde sadece jilix var oy verip yorum yaparsanız sinirim geçiyormuş hehe
Akıl sağlığım için bence yapmalısınız
**
Bölüm 27: kuyruğun nerede?
"Küçük Jisung, küçük Jisung.."
Taksiden inip Felix'in evine vardığımızda ağzına doladığı çocuk şarkısını söylemeye başladı Felix.
Evi, iki katlı fakat oldukça eski bir evdi, dışarı açılan kapısına ulaşmak için merdiven çıkmak gerekiyordu ve Felix sarhoşken pek iyi yürüyemiyordu doğrusu. Neredeyse tüm ağırlığını üzerime vermişti ve ben onu zar zor kapıya sürüklüyordum. Aslına bakarsanız o kadar ağır görünmüyordu dıştan bakınca, hatta oldukça sıska duruyordu ama nedense bir kolu omzumda ve sarhoşken daha da ağırdı.
"Kuyruğun nerede?"
Şirin bir melodiyle söylediği şarkı sinirlerimi bozuyordu ama o yüzünü bana yaklaştırıp sevimli hareketler yaparken kızamıyordum da. Sonunda kapının önüne geldiğimizde ona döndüm
"Anahtarlar nerede?"
Felix'in gülümseyen suratı donmuş ve düşmüştü. Başını öne eğip homurdanmaya başladı, gözlerini zar zor açık tutuyordu fakat ağzı bir türlü kapalı durmuyordu. Daha önce sarhoş biriyle direkt bir iletişim kurmamıştım, televizyondan falan bildiğim kadarıyla çoğu yıkıp dökmeye başlıyordu. Ancak Felix şu an on yaşlarında bir çocuğu andırıyordu bana
"Jisung! Öyle demeyeceksin," yeniden gülümsedi "Kuyruğum yok, kuyruğum yok.. Hadi söylesene!"
Gömleğimi avucuna alıp sıkmaya başladığında Tanrıdan sabır dilenmeye başladım. Ellerimi, anahtarı bulmak için kot ceketinin cebine attım. Neyseki sadece şarkıyı mırıldanmaya devam etmişti bu sırada. Sonunda birkaç demir parçası elime geldiğinde hızlıca anahtarını çıkarıp kapı deliğine soktum. Fakat evin içine girdiğimizde Felix vazgeçmeden şarkı söylemeye devam ediyordu
"Kuyruğum yok, kuyruğum yok.. Gezerim-" dediği sırada durmuş ve bana dönmüştü "Jisung sincaplar nerede gezer?"
Sesli bir nefes verip ona döndüm "Sincap ne alaka Felix?"
Felix kıkırdayıp bana yaklaştı ve omzumdan tutup kapının yanındaki aynanın önüne getirdi bedenimi. İşaret parmağını yavaşça yanağımda bastırdı
"Sincaba benziyorsun!" birden bağırdığı için panik oldum ve hızla arkama dönüp elimle ağzını kapattım
"Felix!" dedim sessizce ama kızgın bir şekilde "Sessiz olsana. Büyükannen uyanırsa?"
Felix elim halen ağzındayken gözlerini devirmişti. Ardından elimi yavaşça ağzından çekti
"Ölen birisi ses yüzünden uyansaydı çoktan onu getirirdim." derken üzgün ya da kırgın değildi aksine gayet iyi duruyordu. Ben yine de bunu duyduğuma üzülmüştüm bu yüzden bir şey diyemedim. Fakat bana daha öncesinde büyükannesinin kıyafetlerini yıkadığından bahsetmişti. Nasıl olur da-
"Hadi Ji Ji odama gidelim!"
Düşüncelerim, aniden Felix'in kolumu tutup beni merdivenlere sürüklemesiyle son bulmuştu. Merdivenler ahşaptı ve ayaklarımız altında gıcırdıyordu. Evde büyükannesi dışında biri yaşıyorduysa çoktan uyanmıştır diye düşündüm.
Üst kat, alt kata göre biraz daha küçüktü. Felix koridorun sonundaki odaya girdiğinde bileğimden sımsıkı tuttuğu için ben de girmiştim odaya. Felix kolumu bırakıp asla beni umursamadan odada bir şeyler aramaya başladığında odayı inceleme fırsatı bulmuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
FanfictionBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...