Bölüm 35: biz denize gideceğiz jeongin'im
Hamburgerimin tek lokmalık kısmını da ağzıma atıp çiğnemeye başladım. Bu sırada Hyunjin'in telefonundan açtığımız filmin de bittiğine işaret olan yazılar ekrana yansıdı.
"İkincisi var mı?"
Soruma karşılık Hyunjin içeceğini bardaklığa bırakıp arabanın ön konsoluna koyduğumuz telefonunu eline aldı.
"Daha çıkmamış ama çıkar herhalde.. Tam olarak bitmedi çünkü öldüler mi anlamadım ben."
Onu başımla onaylayıp torpidoyu açtım. "Ben de anlamadım." dedim ıslak mendili çıkarıp ona uzatırken. Hyunjin bir tane mendil alıp elini silmeye başladı.
"Makyajını da sil." deyip bir tane daha uzattım. Bir şey söylemeden bir mendil daha alıp beni onayladı. Ben de önce ellerimi ardından makyajımı silmeye başladım.
Kasabanın dışında bir yere arabayı çekip akşam yemeği yemiştik. Hava çoktan kararmıştı. Dışarıdan havanın sıcaklamış olduğuna dair cırcır böceklerinin sesi geliyordu. Karanlıkta sadece iç lambamızın yandığı arabamız ve biraz uzaktaki kasabanın ışıkları vardı.
Birkaç saat önce yaşadıklarımız yüzünden içimde hala garip bir his vardı. Düşünmemek, zihnimden uzak tutmak için elimden geleni yapıyordum fakat bunun gibi sessiz anlarda birden düşünceler kafamı karıştırmaya başlıyordu. Kafamı nasıl dağıtsam diye düşünürken aklıma bir şey geldi. Simsiyah olmuş ıslak mendilleri diğer çöplerin olduğu yere atıp arka koltuğa uzandım.
"İçkiler vardı..?"diye sordum arka koltukta sırt çantamı ararken
"Ne içkisi?"
"Ya vardı ya işte.. Senin deli gibi para bayıldığın otelden almıştık."
Hyunjin bu cevaba biraz kıkırdadı. Bu beni de güldürmüştü çünkü o gün cidden komikti.
"Orada bir yerde işte." dediği sırada sonunda sırt çantamı bulmuştum. Uzanıp aldıktan sonra şişelerin şıngırtısı kulağıma doldu. İki şişeye de baktım
"Viski mi yoksa şarap mı?" diye sorduğumda aslında bu sorunun cevabının her halükarda viski olacağını göz ardı ettim. Şarabı açacak türbişon yoktu yanımızda.
"Neden içiyoruz?"
Neyseki aldığım cevap şarap değildi. Şarabı geri çantama tıktıktan sonra plastik iki bardağa viskiyi doldurmaya başladım. Neredeyse arabada yaşadığımız için her bok vardı.
"İçmek için nedene mi ihtiyacımız var?"
Hyunjin bir bardağı alıp içindeki sarı-turuncu renkteki sıvıya baktı ve sorumu göz ardı edip konuşmaya başladı, "Plastik bardakta viski içmek fazla vizyonsuz bir davranış."
Bu dediğine kahkaha attım.
"O gül yapraklı yatakta senin üstüne döküp içseydim daha mı vizyonlu olurdu?" diye sorduğumda Hyunjin gözlerini kocaman açıp bana baktı.
Güldüm ve göz kırptım, "Ne o? Bu düşünce hoşuna mı gitti?" diye dalga geçtiğimde Hyunjin kaşlarını çatıp kafama bir fiske attı.
"Aptal. Fantezi ficinde değiliz herhalde." derken ben başımı ovalıyordum.
Fantezi ficinde değildik evet.
Öyle olsaydı daha çok okunurdu ama boşverin.
Elimi başımdan çekip bardağa attım. Bardağı kaldırıp Hyunjin'e uzattım, "Neye sen söyle o zaman?" diye sorduğumda Hyunjin omuz silkti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
FanfictionBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...