Niyet ettim Allah rızası için stolen cookies yazmaya lütfen yazayım..
**
Bölüm 26:nefesini kesmemi ister misin?
Hyunjin
Yağmur damlaları montum üzerinde lekeler bırakırken hızla kafeye doğru adımladım. Dünden beri sürekli olarak yağmur yağıyordu ve doğrusu kış ayında bu iş canımı sıkıyordu. Yağmur neydi ya? Kar yağmalıydı! Fakat kar yağmasını bırak şu an önceden yağmış karları eritiyordu yağmur..
Karşıdan karşıya geçmek için arabaları beklemeye başladığımda bir şimşek çakmış, kararmaya yüz tutmuş havayı aydınlatmıştı. Ardından gelen gök gürültüsü yanımda duran küçük çocuğun babasının eline sımsıkı yapışmasına neden olmuştu. Gayet ürkütücü bir sesti bu. Ben de acilen Jeongin'in elini tutmak istemiştim o an.
Sahiden çok özlemiştim onu.
Arabaların durması ile adımlarımı hızlandırıp sonunda kafenin kapısına ulaşmıştım. İçeri girdiğim an sıcacık hava, buz gibi olmuş yüzümü yavaş yavaş ısıtmaya başladı. Masaların arasına, sevgilimi görmek için baktığım sırada görüş açıma elinde bardaklarla Jeongin girdi. Dikkatini çekmek için elimi sallayacağım sırada ise çoktan beni görmüş ve gülümsemişti. Ardından eliyle 'bir dakika' işareti yapıp elindeki bardakları birkaç kişinin önüne bıraktı.
Onu beklemek için boş bir masaya oturduğum zaman karşıma-jeongin dışında-birinin yerleşmesiyle kaşlarımı çattım. Fakat bu kişi aniden yanaklarımın kıpkırmızı kesilmesine ve sıcak basmasına sebep olmuştu
"Ne o? Dün gece Jeongin'in altındayken utanmıyordun." diyerek benimle alay ettiğinde masanın üzerinde duran kolunu ittirdim
"Hyung!"
Minho Hyung kıkırdayıp biraz geri çekildi ve kollarını önünde birleştirdi. Göz ucuyla sırıtan ifadesine baktığımda sesli bir şekilde nefesimi dışarıya verdim
"Burada suçlu olan sensin bir kere.." diye çekine çekine söylediğimde tahmin ettiğim gibi hemen kızmıştı
"Yaa öyle mi beyefendi? Başkasının evinde sikiş mi döndürdüm ben?"
Kafenin ortasında umursamadan söylediği şeyler beni daha da utandırırken biri duyup duymadı mı diye başımı kaldırıp etrafa bakındım. Aslında bunun utanılacak bir şey olmadığını biliyordum ama Minho Hyung'un ağzından bu şekilde duymak oldukça garip hissettiriyordu
"Sikiş falan döndürmedik biz!" dedim. Sesim kısık fakat sertti
Hyung elini önümde sallayıp "Hmm, Jeongin'in elinin gittiği yer hiç öyle demiyordu ama." dediğinde elini hemen indirmeye çalıştım
"Kapıyı çalsaydın sen de ne yapayım!?" diye başından beri söylenmesi gereken şeyi söylediğimde Minho kaşlarını kaldırmıştı. Bence bana hak vermişti bu konuda fakat onun kitabında haksız düşmek diye bir şey yoktu bu yüzden hemen kendini toparladı. Ağzından alaylı bir 'hah' döküldü
"Orası benim evim bir kere! İstersem tuvalete de girerim şak diye."
Bu sözlerine yüzümü buruşturmadan edememiştim. Tam da bu sırada Jeongin yanımıza gelmişti
"Ben bittim, şimdi Hyunjin'le mi uğraşıyorsun Minho."
Belli ki ben gelmeden önce Jeongin'de de dalga geçmişti. Hyung ise bu sözlere aldırmadan dilini çıkardı Jeongin'e

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
Fiksyen PeminatBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...