Bölüm Jeongin'in ağzından. Oy ve yorum atmayı unutmayın, iyi okumalar 😽
Bölüm 8: ben gidiyorum
* * **
Birileri beni takip etmişti.
Hyunjin'in bir şey bilip de mi bana haber ver dediğini bilmiyorum ama sikeyim! Evime kadar iki kişi arkamdan gelmişti ve hala daha sokağın başında duruyorlardı. Başta onların fabrika görevlisi falan olduğunu sandım ama eğer çaldığımı fark etselerdi beni yakalayıp polis çağırırlardı.
Bu farklıydı. Onlar resmen evimi öğrenmek için takip etmişti ve şimdi de ne yaptığımı izliyorlardı. Aynı filmlerdeki mafyalara benziyorlardı. Mafyadan bir şey çalıp çalmadığımı düşündüm ama hayır çalmamıştım ki!
Sonunda adamlar sokaktan çıktığı zaman perdemi kapatıp tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi verdim.
Yorganımın altına girip kalp atışlarımı düzenlemeye çalıştım. Ciddiyim bu zamana kadar soğuk kanlı biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim ama bu! Bu sokuk olay götümü tutuşturmuştu resmen!Uyuyamayacağımı biliyordum ama yine de gözlerimi kapatıp rahatlamaya çalıştım. Bu sırada, tam da bu sırada camımdan bir tıkırtı geldi.
Hayır Jeongin sen paranoya yapıyorsun.
Gözlerini kapatmaya devam et.
Ve yine bir tık.
Sonra agresif bir tık.
Korkarak gözlerimi açtım. Camdan hala daha tıkırtılar geliyordu ve ben yalnızca bunun rüzgar ya da ne bileyim aptal bir kuş olduğunu düşünmek istiyordum. Bu yüzden, sırf zihnim başka şeyler kurmasın diye perdeyi aralamaya başladım. Göreceğim şey elinde silahla celladım olmayı bekleyen bir adam da olabilirdi gerçi ama yine de perdeyi araladım.
Gördüğüm kişi hayatımı tepetaklak edecek olan kurabiye kokulu çocuk olunca başta ne yapacağımı bilemedim. Duvara tutundum galiba ve nefesimi verdim çünkü yine tutmuştum. Fakat sonra nasıl bir durumda olduğum dank edince kaşlarımı çattım. Penceremi açıp Hyunjin'in soğuktan kızarmış suratına baktım
"Ne yaptığını sanıyorsun burada sen?!"
Hyunjin ne sinirle solumama ne de dediklerime aldırdı. Sağ bacağını pencerye çıkartıp kendini odamın içine bıraktı. Sertçe zemine düşen bedeni büyük bir gürültü çıkarttı, üstüne üstlük ayağı komidinin üzerindeki abajura değince de her şeyi yıkmıştı gerizekalı.
Sarhoş falan mıydı diye düşünmeden edemedim o an. Olmamasını umdum çünkü bugün üçüncü bir ayyaşla daha uğraşmak istemiyorum.
Aklıma binbir türlü şey gelip bir de Hyunjin cevap vermeyince sinirle yakalarından tuttum, yerde duran bedenini kaldırıp gardrobuma yasladım.
"Neyin var amına koyayım senin?!"
Benim aksime sakince yakasındaki ellerimi tutup indirdi ve bana baktı
"Ben gidiyorum." dedi.
Sinirden çenem titremeye başlamıştı. Eksik ve gizemli cümleler kurup duruyordu. Kendime hakim olamayıp
"Nereye?!" diye bağırdım. Bununla birlikte Hyunjin'in sakinliği de kaybolmuştu. Gardrobumdan sırtını ayırdı ve üzerime adımladı. Bağırarak, "Senin istediğin gibi işte, buradan uzağa! Kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. Neresi olursa olsun gidiyorum sadece... Sen? Gelecek misin?" dedi ve eliyle dışarıyı gösterdi.Kaşlarımı çatıp birkaç adım geriledim. Daha birkaç saat önce gelemem derken şimdi hemen gidelim diyordu. Neyin değiştiğini soracağım sırada duymak istediğim en son şey olan babamın sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
FanfictionBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...