Evet evet yanlış görmedin yb attıktan bir gün sonra hemen yb attım
Bu arada bölümde ayıp şeyler oluyor sevmiyorsanız okumayın 😤
Ayıp şeyler = 👨❤️💋👨👬🛌
***
Bölüm 25: çok fazla düşünüyorsun Jeongin
Adamın peşinden usulca ilerlediğimizde nezaret odasından çıkmış ve karakolun asıl işlerinin görüldüğü yere gelmiştik. Burası çok gürültülüydü: telsiz sesleri, bağırışmalar.. Önce bize eşyalarımızı teslim etmişlerdi. Yanımızdaki polis bizi başka bir polise aktardığında tek tek gösterdiği kısımları imzalamıştık. Saat kaç olmuştu bilmiyorum ama resmen gözlerimden uyku akıyordu ve Hyunjin'in de bir yeri iki defa imzalamış olmasından benden çok farklı olmadığını anlamıştım. Sonunda her şeyin bittiğini düşünüp Hyunjin'e döndüğüm sırada ise polis memuru pek de tekin olmayan bir gülümseme eşliğinde "Kurtulduğunuz için çok mutlusunuz herhalde." demişti. Bu nasıl soruydu amına koyayım? Tabiki mutluyduk yani. Anlam veremeyip gergin şekilde başımı aşağı yukarı salladığımda ise adam arkamızda bir yeri göstermişti. İçimden bir ses yeter diyordu.
Yeter Jeongin gerçekten başka ne bok yemiş olabiliriz ki?
"Oradaki kadını görüyor musunuz?"
Hyunjin ile eş zamanlı olarak, gösterdiği orta yaşın belki biraz üzerinde olan kadına döndük
"İşte o kadın günlerdir evinde kaldığınız kadın."
Hay böyle işin ben ağzına sıçayım.
Annem hakkında hatırladığım en net şey sanırım polislere olan nefretiydi. Bana her zaman, Jeongin ne yaparsan yap ne kadar haklı olursan ol polise gitme derdi. Polislere olan bu karşıtlığına hiçbir zaman anlam veremesem de sanırım şimdi onu çok iyi anlıyordum. Evet belki az önce bir olaydan sıyrılmıştık ama şimdi yediğimiz başka naneler götümüze giriyordu.
"Park Sooah. Eğer sizden şikayetçi olursa sanırım biraz daha misafir edeceğiz sizi."
Polisin bu sözlerinden sonra ben kaskatı kesilirken Hyunjin yanımda rahatsızca kıpırdanmıştı. Sanırım kadına yalvarmaktan başka şansımız yoktu. Bu yüzden Hyunjin'in elini tutup kenara çektim onu
"Ondan özür dileyelim tamam mı?"
Hyunjin'in az önceki panik hali yerine gelmiş ve kocaman açtığı gözleriyle bana bakmıştı "Jeongin artık gitmek istiyorum."
Cümlesiyle beraber zoraki gülümsedim, ben de çok yorulmuştum ama Hyunjin öyle panik yapıyordu ki ben kendimi bıraksam büyük ihtimal kıyamet kopardı.
Birimizin sağlam kalması lazımdı. Bu yüzden elini okşadım "Gideceğiz bebeğim. Şimdi özür dileyelim olur mu? Umalım da bizi anlasın."Hyunjin gözlerini kapatıp usulca başını olumlu anlamda salladığında biz de kadının yanına adımladık. Öylesine sinirli duruyordu ki sanki bakışları beni delecek gibi hissediyordum. Boya olduğunu düşündüğüm platin sarısı saçları arasında beyazları tek tük görünüyordu,elinde sımsıkı pahalı bir çanta tutuyordu. Dudaklarımı yalayıp mahçup bir ifade takındım
"Merhaba bayan park biz-" diye başlamıştım ki kadın beni böldü
"O serseriler sizsiniz değil mi?! Ne yaptınız evimde, ha? Kız attınız değil mi? Yoksa uyuşturucu falan mı sakladınız?!"
Kadın resmen taramalı tüfek gibi hızla konuştuğunda başta afalladım ama hemen kendimi toparlayıp başımı iki yana salladım "Hayır hayır yemin ederim aklınızdan geçen hiçbir şeyi yapmadık. Emin olun normal bir kiracıdan farkımız yoktu evinize zarar bile vermedik-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
FanfictionBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...