Bölüm 10: kedi gibisin**
Kapıya asılı tabelanın 'kapalı' yazısını öne getirip Müdüre döndüm. Elindeki isim etiketini bana uzattı
"Aramıza hoş geldin Jeongin."
Gülümsedim ve plastik etiketi elime aldım, "Teşekkürler efendim."
Önlüğümü de belimden çıkarttım ve tezgahın altına bıraktım. Kafeden çıktığım zaman köşede kaldırıma oturmuş yine sigara içip telefonuna bakan Minho dikkatimi çekti. Yanına adımladım ve ukalaca gülümsedim, "İşi kaptım ben, bence sen yeni iş arayışına gir şimdiden. "
Minho telefonunun ekranını kapattı ve bana aşağıdan bir bakış attı, konuşmasına izin vermeden elinde sonuna gelmek üzere olduğu sigarayı gösterdim, "Çok içiyorsun yalnız sen, oduncu çocuğu yatağa atamadan erkenden göçersin söyliyeyim. "
Söylediklerime gerçekten de komiğine gititiğini belli eden bir kahkaha bıraktı, ayağa kalktı ve sigarasını yandaki çöp kutusunda söndürüp bana baktı.
"Gerçekten komik çocuksun Jeongin. Aslında seninle çalışacak olduğuma sevindim." dedi içten bir gülüşle. Söylediklerine yalandan da olsa yüzümü buruşturdum ve kollarımı önümde bağlaç yaptım, "Ben hiç sevinmedim."
Minho yeniden kıkırdarken "Aynen."diye mırıldandı. Elini montunun cebine atıp araba anahtarı çıkarttı ve düğmesine bastığı gibi az ötede eski bir arabanın ışıkları yandı
"Gidecek bir yerin varsa bırakabilirim ama eve davet edemeyeceğim kusura bakma, kedilerim sürpriz misafir sevmez."
"Teşekkürler ama beklediğim birisi var." dedim bağlaç yaptığım kollarımı ayırırken. Minho kaşlarını kaldırıp bana baktı, "Sabah yanındaki çocuk mu?" diye sordu. Başımı olumlu anlamda salladığım sırada sinsi bir gülümseme sunup resmen dibime girdi.
"Yakışıklıymış gerçekten. Onu da böyle her şeye ikna edebiliyor musun yoksa parmak uçlarında yükselip öpücük vermen gerekiyor mu illa?"
Sabah benim kullandığım silahı şimdi bana doğrultması her ne kadar sinir bozucu olsa da aslında hoşuma gitmişti. Dişime göre birini bulmak rekabetçi ruhumu resmen şaha kaldırırdı. Bu yüzden gülümsedim ve omuz silktim,"Bugünlük berabere Lee Minho ama baştan uyarayım bundan sonra sana hiç acımam."
Minho keyifle gülümserken arabasına doğru adımladı, "Sabırsızlıkla bekliyorum." arabanın kapısını açıp içine girmeden önce "İyi geceler." diledi ve kapıyı da kapatıp arabasıyla gözden kayboldu.
İçimde anlamlandıramadığım bir heyecan ve yüzümde hep bir gülümseme vardı bugün. Her ne kadar sabahtan beri köpek gibi çalışmış olsam da... Eğlenmiştim?
Yeni bir yer ve yeni insanlar, yeni bir ben oluşturuyordu şüphesiz. Yeni bir ben derken de aslında gerçek beni oluşturuyor olabilirdi. Çünkü eski ben, ben değildim bile. Kafesinde özgürlüğü için bekleyen bir tilkiydim. Şimdiyse kafesten kaçmıştım ve kendi ayaklarım üzerinde özgürlüğüme koşuyordum. Geçmişi ardımda bırakmak hoşuma gitmişti.
Kendimi güzel düşüncelerin tatlı hissine kaptırmışken birinin bana seslendiğini işitip kafamı kaldırdım.
Hyunjin karşımda, motorunun yanında durmuş bana el sallıyordu. Neden bilmiyorum, belki de bu güzel düşünceler yüzünden belki de başardığım işler için tebrik edilme isteğiyle ona doğru koşmaya başladım. Koştuğumu görünce şaşırdı ve salladığı elini indirip birkaç adım geriledi. Yüzümdeki gülümseme asla solmazken yanına zıpladım ve elimi uzatıp "Çak!" dedim. Başta yüzüme şaşkınca baktı ama sonra elini kaldırıp elime vurdu yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stolen Cookies | Hyunin
FanfictionBulundukları şehirden sıkılan Hyunjin ve Jeongin, Jeongin'in çaldığı kurabiyeleri satarak kazandığı paraya ve Hyunjin'in babasından kalan külüstür motoruna güvenip hayatlarından kaçmaya çalışırlar. Bu sırada dostlarını kaybeden Jisung ve Felix ikili...