Barbaros'la beraber hastane odasında kısaca kahvaltı yapmıştık. Biraz inatlaşıp ben kantinde yapar gelirim desem de kabul etmemişti. Sanırım bana tahmin ettiğimden daha çok alışmıştı.
Yine birlikte arabaya binmiştik ve gideceğimiz yeri Barbaros hala bilmiyordu.
Birden Barbaros'un bakışları araba süren bana döndü ve alaycı bir şekilde: "Beni tenha bir yere götürüp öldürmek gibi bir planın mı var doktor?" dedi.
"Ne!? Tabii ki hayır Barbaros. Ayrıca senin farklı bir deneyim edineceğin güzel bir yer olacak, endişelenme."
Şüpheyle gözleri kısılıp bana bakmaya devam etse de merakını gidermek üzereydim. Hafifçe gülümseyerek ben de ona doğru döndüm.
"İştee, geldik."
Bakışlarını benden dışarıya doğru çevirdi. Gördükleriyle kaşları çatıldı ve sesi yine alaycı bir hal aldı.
"Ev? Herhangi bir eve geldik. Yani beni eve atıyorsun? Fikrimi sorduğunu hatırlamıyorum doktor, belki ben beni eve atmanı kabul etmiyorum."
"Seni eve atmıyorum Barbaros. Evet bir eve geldik ama burası kuzenimin evi. Bugün buradayız çünkü içeride seni bekleyen minik şeyler var."
"Minik derken yine ne tür bir belaya sürüklüyorsun beni?"
"Şöyle ki, senin çocuklarla vakit geçirmeni istiyorum. Görebileceğin en hassas, neşeli ve masum canlılarla. Özellikle tek bir hareketinin bile bu yaştaki çocuklarda nasıl bir etki bırakacağını, ne kadar saf ve temiz olduklarını görüp ortak olmanı istedim."
Barbaros kafasını hızla bana doğru çevirdi ve ani bir agresiflikle: "Bir dakika bir dakika. Sakın bana içerisinin çocuk dolu olduğunu söyleme."
"Tam olarak öyle değil. 4 çocuk sadece. Kuzenimin üçüzleri Eren, Kerem ve Ceren 4 yaşında. Bir de abileri var, Ali. 6 yaşında."
"Aman ne harika. Velet dolusu bir ev ve ben. Aklından ne boktan bir şey geçiyor acaba!?"
"Merak etme, yanında ben olacağım. Duyguları çocuklar kadar yoğun yaşayan kimseyi bulamazdık emin ol. Aslında bir anaokuluna ya da kreşe gitmeyi istiyordum. Ama tabi psikiyatri servisinden yatan bir hasta ve çocukları düşünürsek her iki taraf için de zor olacağını düşündüm, gerekli izinleri alamazdım. Benim sana kefil olmam yeterli olmazdı. Ama ben sana güveniyorum. Bu yüzden kendi imkanlarımla sana birkaç çocuk bulabildim."
"Sağ ol ya. İnanır mısın ben de 4 tane çocuk olsa da bütün gün başımın etini yese diye bekliyordum. Ayrıca bir deliyi çocukların yanına getirmen de ilginçmiş aynen, aferin sana doktor." diyip somurtarak kollarını birbirine kenetledi.
" Kendine öyle deme demiştim Barbaros. Senin tehlikeli biri olduğunu düşünmüyorum. Hatta biliyorum. Dosyanda bahsedilen şu insanları ruhsal acılarla delirttiğin teorisi var ya, onu biraz araştırdım. Bulabildiğim kadarıyla hepsinin taciz, cinsel istismar, kumar, hırsızlık gibi suçlardan sabıkası varmış. Ne tesadüf ki hiçbiri masum insanlar değilmiş." Tek kaşımı kaldırarak soruyla karışık ona dediklerim karşısında umursamaz bir tavır takınmıştı. Ama bence dediklerim gayet anlaşılırdı.
Yüzünü yine benden çekip dışarıya çevirdi ve: "Ee ne yani. İlginç bir tesadüf diye kendin dedin doktor."
"Tesadüf olmadığını ikimiz de biliyoruz Barbaros. Bu senin kendince adaleti sağlamandı değil mi? Durduk yere hiçbir masuma zarar verecek biri değilsin aslında. Hasar bıraktığın herkes suçlu insanlar. O yüzden özellikle çocuklara karşı hassas olacağını biliyorum. Bu konuda sana güvendiğim için kendi kuzenimin çocuklarının yanına getirdim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana İyi Gel
General FictionBir sosyopatı iyileştirebilir misin doktor, yoksa o sosyopat seni de mi delirtir? • Gülce Ayoğlu - Barbaros Demirkan • 🔱 🔱 🔱 Acı içindeki sesiyle ellerini makinenin yanına vururken transa girmiş gibi "İstemiyorum...