Bölüm 8 •Algılar•

48.2K 2.9K 514
                                    

İyi okumalar canlaar, yorum ve beğenilerinizi esirgemeyin lütfen ❤️⭐
.
.
.
Aykut Hoca önde ben arkada çocuk ve gençler için ayrılan odaların olduğu kata ilerledik. Evet yetişkinlerin kaldığı odalar farklı bir yerde bulunuyordu. Çünkü genelde küçük yaştaki çocuklar buraya gelirse çocuk psikiyatristliği ayrı bir bölüm olduğu için farklı doktorlar ilgileniyordu. Ama Elif 17 yaşında olduğu için neredeyse yetişkin sayılırdı ve Aykut Hoca'nın ilgilenmesini uygun görmüşler demek ki.

Elif'in kaldığı odaya gelince girmeden önce Aykut Hoca bana dönerek:

-Gülce, Elif'le benden ziyade senin daha çok iletişim kurmanı istiyorum. Seni tanıtıp odadan çıkmayı düşünüyorum. Çünkü yaşınız birbirine daha yakın ve Elif sadece bazı öz güven sorunları olan bir kızımız. Belki benden çekinebilir ama ona abla samimiyeti ile yaklaşırsan sana kendini daha rahat açacağını düşünüyorum.

-İyi düşünmüşsünüz hocam. Neticede dediğinize göre herhangi bir kişilik bozukluğu yok. Biraz destekle eminim kendini çok iyi hissedecektir.

-Anlaştık o zaman. Hadi bakalım.

Yavaşça kapıyı açıp içeri girdik. Elif, bacaklarını kendine doğru çekmiş, yüzünü de bacaklarının arasına alarak yüzünü kapatır vaziyette yatakta oturuyordu. Kıvırcık kumral saçları vardı. Ve aldığı tedaviden dolayı şu an kilosu gayet yerinde gözüküyordu.

Ben merakla Elif'in yüzünü kaldırmasını beklerken Aykut Hoca söze girdi.

-Merhaba Elif nasılsın? Ben doktor Aykut, bu da benim asistanım Gülce.

Elif yavaşça başını kaldırdı. Biraz çekingen bir şekilde gözlerini ikimiz arasında gezdirdi ve çok kısık bir sesle cevap verdi.

-İyiyim, teşekkür ederim.

-Gördüğüm kadarıyla tedavin çok iyi geçmiş. Gayet sağlıklı gözüküyorsun, azmin için teşekkür ederim. Birkaç gün de bizim misafirimiz olacaksın. Psikolojik olarak kendini en iyi şekilde hissetmen için Gülce ablanla beraber sana destek olacağız.

Elif'in yüzü bana dönünce cesaret vermek istercesine gülümsedim. Aykut Hoca ona düşen görevin burada bittiğini düşünmüş olacak ki yavaşça kapıya doğru adımladı ve dışarı çıktı.

Anlaşılan buradan sonrası bendeydi.

Her odada klasik olarak bulunan tekli koltuklardan birine oturdum.
Elif hala biraz meraklı biraz çekingen bir şekilde beni süzüyordu.

-Biraz bana kendinden bahsetmek ister misin Elif, şu an ne hissediyorsun?

-Bilmiyorum, ne hissetmem gerekiyor ki?

-Bir şey hissetmenin zorunluluğu yoktur neticede. Sadece şu an burada neden olduğunu, ne hissettiğini anlamaya çalışıyorum.

-Neden burada olduğumu bilmiyor musun? Çirkin olduğum için buradayım.

Konuştukça sesi git gide içine kaçıyordu ve gözlerini benden kaçırıyordu.

-Çirkin olduğuna emin misin? Çünkü ben gayet güzel bir kız görüyorum.

-Güzel mi, ben mi? Şu an kendimi iyi hissetmem için böyle söylüyorsunuz. Ben çok çirkinim. Kıvırcık kahverengi saçlarım, kahverengi gözlerim, incecik soluk renkli bir dudağım, seyrek kaşlarım ve kocaman bir burnum var.

Dedikleri her ne kadar onun için olumsuz anlam ifade eden kelimeler olsa da bir şekilde bana ne hissedip düşündüğünü anlatması güzel bir adımdı. Bu güzelim kıza elimden geldiğince yardım etme vakti gelmişti.

Bana İyi GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin