Bölüm 41 •Unutmadım•

40.6K 3.5K 2.8K
                                    

Merhabalaar. Birkaç kişi kitapla ilgili güzel editler yapınca boşa gitmesin dedim vee Instagram hesabı açtım.

@bana_iyi_gel hesap adı bu.

İsterseniz takip edebilirsiniz. Ve yaptığınız editleri paylaşmam için bana atabilirsiniz. İyi okumalaar✨

                            🔱 🔱 🔱

"B-Barbaros ben, ben seni unutmadım. Yemin ederim. B-ben seni bulmak istedim ama bu-bulamadım. Yemin ederim seni b-bırakmamıştım. B-Barbaros.."

Neyden bahsettiğimi anlayan Barbaros'un yüzünde şaşkınlığın yanında dehşet bir ifade daha oluşurken elindeki kumandayı yere düşürdü. Gözlerinin parladığına emindim çünkü onu hatırlamıştım. Barbaros Demirkan'ı, o sargılı yaralı çocuğu hatırlamıştım.

Gözlerinden bin bir türlü ifade geçerken ben de onun gibiydim. Ne demeliydim, nasıl yaklaşmalıydım? Kim bilir neler düşünmüştü hakkımda ya da neler yaşamıştı benden sonra.

Elleri sımsıkı yumruk haline gelirken derin bir nefes aldı. Gözlerini bir süre kapatıp kendini toparlamaya çalıştı. Açılan gözleri beni bulunca: "Cidden mi? Hatırladın mı sonunda? Senin o kahrolası hafızan beni hatırlasın diye yanında daha ne kadar Tom ve Jerry izlemem gerekiyordu? Beni daha ne kadar geçmişte yaşatacaktın?" dedi.

Sesi konuşurken git gide yükselirken ona ciddi bir özür borçlu olduğumu biliyordum.

Çekinerek de olsa uzanıp yumruk yaptığı ellerini tutmaya çalıştım. "Barbaros, önce beni bir dinle lütfen."

Sinirle ellerimi kendi ellerinden kurtarırken hararetle ayağa kalktı. Belki sinirden belki üzüntüden gözlerinden yaşlar akmaya başlarken bağırmaya devam etti.

"Ne dinle doktor, neyi dinleyeyim hangi birini?! Zamanında çok dinlemedim mi zaten?! İlgili doktor ayakları yaparken çok eğlendin mi benimle, acıdın mi halime ha! Hatta ben o gün saatlerce seni beklerken uzaktan izleyip gülmüşsündür değil mi Gülce!"

Onunla beraber ben de ayağa kalkarken bir yandan kendi göz yaşlarımı silmeye çalışıyordum. Kendince o da haklı gözüküyor olabilirdi ama işin doğrusu bu değildi tabi.

Yavaşça ona yaklaşıp sarılmaya çalıştım. Başka nasıl beni dinlemesini ve sakinleşmesini sağlardım bilmiyorum. Ama eskiden ne zaman kendini kötü hissetse bana sarılırdı. Saçlarımdaki nergis kokusunun onu sakinleştirdiğini ve iyi geldiğini söylerdi.

Kendi kendime dediklerimle biraz duraksadım. Nergis ha? Doğru ya, bana aldığı kolye de nergis çiçeğiydi. Beni tanımladığını söylediği çiçek. Bunca zaman onu hatırlamam için ne çok ipucu vermişti de ben hatırlamamıştım.

Ben tüm gücümle ona sarılıp saçlarını okşarken beni itmemesi için her şeyi yapabilirdim. O artık benim sadece hastam değildi. Her zaman beni farklı bir şekilde kendine çektiğini inkar edemezdim ama nedenini anlayamamıştım. Doğru ya ben onu ilk hastam olarak değil, o sargılı yaralı çocuk Barbaros olarak tanımıştım.

"Bırak beni, artık istemiyorum seni!" derken beni itmeye çalışsa da tüm gücünü kullanmadığının farkındaydım.

"Lütfen biraz izin ver bana, sakin ol." desem de hala sarılmama karşılık vermemişti.

Biraz duraksadıktan sonra sesi tekrar yükseldi :"Hayır, hayır! Tekrar sana inanmayacağım. Oynayamazsın benimle!' diyip bu sefer tüm gücüyle beni itince dengemi sağlayamayıp yere düşmüştüm.

Hafif de olsa canım acırken zaten ağladığım için refleks olarak o küçük acıyla göz yaşlarım daha da hiddetlenmişti. Yerde Barbaros'a doğru çaresizce bakarken gözleri tekrar beni buldu. Yere düştüğümü ve ıslanan gözlerimi fark edince gözlerindeki endişeyi görebilmiştim. Biliyorum ki hala beni önemsiyordu. Barbaros birisinden kolay kolay nefret edecek biri değildi.

Bana İyi GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin