Bölüm 42 •Şahit•

45.1K 3.3K 2.1K
                                    

Merhabalar nasılsınız? Geçen hafta Milli Savunma Üniversite'nin sınavına girdim. Sırada üniversite var. MSÜ çok istediğim gibi geçmedi. Bu yüzden kendimi iyice derslerime vermem gerekti.

Üniversite sınavına kadar nasıl yaparım bilmiyorum ama bölüm günleri biraz esnek olabilir. Yazarken ders modundan çıkıp birden kurguya odaklanamıyorum. Yazdığım son bölümler de hiç içime sinmedi :(

Bölüm bekliyorsunuz biliyorum ama yazmış olmak için de yazmak istemiyorum. Haftada bir mi gelir, 2 haftada bir gelir inanın ben de kestiremiyorum artık. Ne zaman içime sinen bir bölüm yazmaya fırsat bulursam...

Bu konuda her yoruma yetişemesem de siz de benim adıma bilgilendirebilirsiniz. Sabrınız ve anlayışınız için teşekkür ederim.

İyi okumalar canlar🌿

                          🔱 🔱 🔱

"Sen söylersen inanırım Gülce. Bu sefer her şey iyi olacak değil mi?"

"Bu sefer her şey iyi olacak. İnan."

Barbaros dediklerim üzerine bir süre sessiz kaldı. Sonra aklına yine ne geldiyse kaşlarını çatıp benden uzaklaştı.

"Tamam her neyse doktor, bu kadar geçmiş yeter. Uzaklaş benden!"

Birden aniden değişen ruh haline şaşırarak baktım. Yine başa sarmıyorduk değil mi? Bana tekrar doktor demişti. Pekala ben de onun doktoruydum ama, aması vardı işte. Sadece doktoru da değildim ki artık. Beni bir yakını, bir arkadaşı olarak da görmesini istiyordum. Yine bana soğuk olup mesafe koymasını istemiyordum. İstemiyordum çünkü, çünküsünü ben de bilmiyordum gerçi. Sadece ona bunun daha iyi geleceğini umuyordum.Bir şekilde nedense ona yakın olmak istiyordum. Hem duygusal hem fiziksel olarak.

"İyi misin Barbaros? Birden ne oldu, kötü mü hissediyorsun?"

Dediklerim ile kaşları daha da çatıldı.

"Kötü mü hissediyorum?! Sorsana cidden ben daha ne hissediyorum acaba? Aniden her şey düzelmiş gibi nasıl bir tepki vermemi bekliyordun aptal!? Tamam seni hiçbir zaman beni unuttun diye suçlamadım. Bu 3 yılda kim bilir kaç hastaya baktın, adımı unutabilirsin. Ya da yüzümü sadece bir kere gördün, onda da şişlikler ve yaralar duruyordu. Çok farklıydım, yüzümü de hatırlamayabilirsin."

Sakince tekrar ona yaklaşıp derdini anlamaya çalıştım.

"O zaman tam olarak sorun ne?"

"Sorun zaten hiçbir zaman kimin haklı ya da haksız olduğu değildi ki. Öyle ya da böyle ben o günleri yaşadım değil mi?! O boktan adamların oyuncağı oldum, kendi kendimi daha da perişan ettim. En azından karakter olarak masumken onun da içine ettim! Mağdurken canavar oldum! Ne uğruna ha! Ne sikim uğruna söylesene! Cidden şimdi ben mi kazanmış oldum, mutlu mu olmuş oldum!?"

Anladığım kadarıyla Barbaros tüm o yaşadığı acıların yanına bir de kendine olan suçluluğu ve nefretinin ağırlığını yaşıyordu. Zamanında yaptığı seçimler yüzünden kendini suçluyordu. Çünkü bir türlü doğru yolu kendince bulamamıştı. Ve ne yazık ki her zaman insanın kendine olan olumsuz duygularını taşımak diğerlerine olanlardan daha ağırdır. Çünkü kendinle sürekli berabersindir. Kendinden nefret de etsen, pişmanlık da duysan bundan kaçamazsın. Aynada gördüğün o yüz hep kendi yüzündür.

"Demek istediğini çok iyi anlıyorum emin ol. En azında son 3 yılı yaşamasaydım da kendime karşı dürüst ve iyi olsaydım diye düşünüyor olabilirsin. Ama bunun için kızgın olmana gerek yok. 3 yıl önceki sen ve şu anki senin bakış açısı çok farklıydı. O an için onları yapman gerektiğini düşünmüş olabilirsin. Doğru ya da yanlış her türlü seçimin seni bugüne getirir. Ve hepsi birer tecrübe olarak sana döner."

Bana İyi GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin