Bölüm 16 • Kırmızı •

44.1K 2.5K 1.4K
                                    

                           🔱 🔱 🔱

Barbaros hala kendince düşüncelere dalmış bir şekilde yeri izlerken ben de tomografi işini düşünüyordum. Emir tomografide çalışan kişiyi tanıdığını ve yardımcı olabileceğini söylemişti. Netice buraya bir sürü hasta geliyordu ve tomografi için sıra olabilirdi. Önce onunla konuşup uygun saati ayarlamalıydım.

Barbaros bakışlarını yerden çekip yüzüme sabitleyince sanırım kendince 'Hayırdır, ne oldu şimdi, ne düşünüyorsun?'  demek istemişti. Aslında bu kadar kibar olduğunu düşünmüyordum tabii ki ama ne düşündüğümü merak ettiğini anlamıştım. Onu bu şekilde bırakmamak adına:

"Sen burada beni bekle Barbaros, dediğim gibi bugün işimiz uzun. Ama önce tomografi için randevu ayarlamam gerek. Birkaç kişiyle görüşeceğim. Çok bekleyeceksek o arada kan tahlillerini halledebiliriz."

"Sence de biraz saçmalamadın mı doktor? Beni burada bekle derken sanki başka şansım varmış gibi konuştun da. Ha öyleyse bileyim de ona göre şu sikik odadan çıkmaya yer arıyorum zaten."

"Tamam pardon haklısın. Şimdilik çıkamazsın. En azından tek başına çıkamazsın. Unuttun mu, anlaşmıştık zaten, ilerleyen zamanlarda hastaneden bile çıkabiliriz birkaç saatliğine. Tabi yanında ben olmak şartıyla."

Dediklerime alaylı bir şekilde gülerken dudaklarından bir 'hah' ses çıktı.

"Bir bebek muamelesi görmediğim kalmıştı. Burada bakıcı olması gereken biri varsa o ben olmalıyım. Şayet sen hmm çok miniksin. Bebek gibi."

Baştan aşağı yavaşça beni süzerek söylediklerinden sonra şaşkınca ona bakma sırası bana geçmişti.

Hadi ama, tamam benim 163 boyum olabilirdi ama bence bu Türkiye sınırları içerisinde ortalama bir boydu. Kendisi 190 biri olarak beni 'minik' görüyor olabilir ama anormal olan oydu. Ayrıca bebek gibisin ne ya?!

"Pardon Barbaros Bey ama 190 olarak sizce de sorun bende değil sizde olmasın?"

Kollarımı birbirine sarıp tek ayağımla ritim tutarak ona verdiğim cevaba tabii ki yine alayla cevap vermişti. Al işte bu adam beni her defasında nasıl sinirlendirilebiliyordu.

"Emzik de vereyim mi minik kız, çünkü bir ağlamadığın kaldı da."

Ona sinirli bakışlar atarken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Hadi ama Gülce profesyonel davranmaya ne oldu?

Sinirlendiğimi anlamış olacak ki yavaşça bana doğru gelmeye başladı. Yine dibime doğru girmeye çalışırken sorgularca ona baktım. Yüzünü benim yüzüme doğru eğip işaret parmağıyla hafifçe burnuma vurararak:

"Ağlama minik bebek, sinirden kızaracaksın şimdi."

Yüzünü bu sefer kulağıma doğru yaklaştırdı ve fısıldadı.

"Ama kırmızının yakıştığını söylemeden geçemeyeceğim ufaklık."

Yakınlığı ve fısıldamasıyla içimi tuhaf bir ürperti ve sıcaklık sarmıştı. Saçma bir tepki vermemeye çalışırken ani bir refleksle ağzımdan yalnızca titrek bir "Ne?!" çıkmıştı.

Kulağımı gıdıklayan nefesi, aramızdaki yok denecek mesafe ve söylediklerinin etkisiyle birkaç adım geriye giderek hemen ondan uzaklaştım. Ne yapmaya çalışıyordu, benimle de mi oynamaya çalışıyordu? Klasik sosyopat işte, Barbaros cidden tehlikeli ve şaşırtıcı biriydi.

Yüzünde yamuk bir sırıtışla hala beni izlerken ben de gözlerimi kısmış kızgınca ona bakıyordum. Bu konuşma fazla mı uzamıştı ne? Barbaros'tan uzaklaşma saatim gelmişti.

Bana İyi GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin