Bölüm 44 •Kitabın Sonu•

28.2K 2.3K 1.5K
                                    

Barbaros'un dudaklarının hafifçe titreyip hareket ettiğini kendi dudaklarım üzerinde hissederken karnıma giren sancılara engel olamadım. Gözlerini, birbirine değen dudaklarımızdan çekip gözlerime odaklanırken büyümüş göz bebekleri ve kararan bakışlarından gözlerimi çekmek imkansızdı. Burnundan hızlı hızlı verdiği ılık nefesi benim yüzüme çarpıp huylandırırken onun da aynısını hissettiğine emindim. Zira kalbim maraton koşmuş gibi atıyordu.

Ona çekil ya da benzeri bir şey demek istiyordum ama hala sürtünen dudaklarımız bunu yapmamı engelliyordu. Bir süre sonra Barbaros da şoktan çıkmış olacak ki hızlıca üstümden kalktı. Dudaklarımın üstündeki sıcak temas kalkınca refleks olarak dudaklarımı yaladım. Barbaros'un gözleri dudaklarıma kayarken ben de kırmızıdan mora dönecek gibi hissediyordum.

Ağzımdan tek kelime çıkmazken Barbaros gözlerini benden kaçırdı ve yavaşça kızaran yanakları ile "Ben bir kase daha sütlaç yiyeceğim." diyip kaçar gibi mutfağa doğru koştu.

Onun arkasından bakakalırken derin bir nefes verdim. Elimi hala deli gibi çarpan kalbimin üzerine koyarken biraz olsun sakinleşmesini bekledim. Az önce ne olmuştu öyle!?

  * * *

Barbaros'un arkasından gözlerimi bir anlığına çocukları kontrol etmek için etrafta gezdirirken onların etrafta olmadığını fark ettim. Çok şükür ki sanırım bizi iter itmez korku ve heyecanla odadan kaçmışlardı. Aksi takdirde olanlanları nasıl onlara açıklardım inanın ben de bilmiyorum. Tamamen büyük hem de bayağı büyük bir yanlış anlaşılmaydı. Barbaros da epey rahatsız olmuş olacak ki koşarak kaçmıştı. 

Onun bu halini ilk defa görüyordum. İlk defa bir şeyden çekinmiş ve utanmıştı. Hoş, her ne kadar onun için bu kelimeleri söylesem de benim de durumum ondan çok farklı değildi. Yani daha önce kimseyle ciddi bir ilişki yaşamadığım için kimseyle bu tarz bir yakın temasım da olmamıştı. Aaa ilk öpücüğüm nasıl bir kazaya kurban gider diye dert yanacak pembe düşüncelere sahip bir insan değildim. Ama yine de tüm bu olanlar çok aniydi.

Elim hala hızla atan kalbimin üzerindeyken kendime gelmek için derin nefesler alıp vermeye başladım. Fazla kızaran biri değildim ama şu an yüzüm eminim ki farklı tonlardaydı.Barbaros'un bile yüzü kırmızıya çalarken ben nasıl olabilirdim ki? 

Tüm o olanlardan sonra onu merak ederek gözüm istemsizce mutfak kapısına doğru yöneldi. Herhalde cidden sütlaç yemeye gitmemiştir değil mi? Konu Barbaros olunca çok emin olamasam da sanırım az önce yaşanılan hakkında konuşmaya da çok gerek yoktu. O yüzden üstünde pek durmamam konusunda kendime telkinde bulundum. Yavaşça başımı sağa sola salladım, şu anki işime odaklanmalıydım. Yerimden kalkıp çocukların odasına gitmeye başladım.

"Alii! Neredesiniz bakayım siz?!"

İlk görüşte hiçbirini odalarında bulamayınca hafiften endişelenmeye başlayıp onlara seslendim. Büyük ihtimalle az önce yaptıklarından dolayı bizden çekinip bir yerlere saklanmışlardı. Ama umuyorum ki başlarını belaya sokacakları saçma bir yere saklanmamışlardı.

"Eren, Kerem, Ceren! Hadi tamam kızmayacağım hiçbirinize. Nereye saklandınız?!"

Odalarında bulunan dolapların bile içine baktıktan sonra aklıma kuzenimin ıvır zıvırları koymak için kullandığı küçük ütü odası geldi.

Kapıyı açtığımda zaten bir sürü koli ve ütü masasından başka pek bir şey yoktu. Tam oradan da çıkacakken ütü masasının arkasında küçük bir hareketlilik gördüm. Hiçbir şey yokmuş gibi çaktırmayarak: "Allah Allah ya, burada da yoklar nereye gittiler acaba? Halbuki onları bulabilseydim dışarı çıkıp dondurma alacaktım." dedim.

Bana İyi GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin