3 yıl önce Barbaros'tan devam...
Dıt, dıt, dıt, dıt...
Kulağıma gelen bu ritmik ses de ne? En son, en son bana ne olmuştu? Gülce, ben onu görmüştüm. Yanımdaydı. Ama şimdi, cidden ölmüş müydüm? Cehennemin sesi miydi bu?
Göz kapaklarım birbirine yapışmış gibiydi. Zor da olsa gözlerimi açmaya çalıştığımda yüzüme vuran ışık yüzünden tekrar kapatmak zorunda kaldım. Kulağıma gelen sesler ve tuhaf sterilizasyon kokusu bana hala hastanede olduğum fikrini veriyordu.
Şansımı bir kez daha deneyerek gözlerimi açtım. Başta birkaç kırpıştırmadan sonra tamamen açılan gözlerimle etrafa baktım. Gerçekten de hastanedeydim. O dayaktan sonra hayatta kalmam mı mucizeydi yoksa son dakika onun bana dokunan ellerinin şifası mıydı?
Tek kişilik bir hastane odası, yanımda kalp ritmimi takip ettiğini düşündüğüm ses çıkartan tuhaf cihaz, kolumda açılmış damar yolu, klasik beyaz hastane çarşafları, tekli kişilik bir koltuk...
Başım deli gibi ağrıyordu, tam olarak bana ne olmuştu? Yine ne tür bir acı çekmeye mahkum edilmiştim?
Ağrıyan başıma iyi gelmesini umarak şakaklarımı hafifçe ovuşturmak istedim. Ama sol kolumda olduğunu fark ettiğim alçıyla durmak zorunda kaldım. Eh bunu tahmin etmesi zor değildi. Bir süre tek kolla da idare edebilirdim sanırdım. Sağlam kalan kolumu başıma götürünce tenim yerine sargı bezlerini hissettim. Elimle yavaşça yüzümü kontrol ederken çoğu yer sarılmıştı. Pekala, sanırım bir süre sargılı bir surat, kırık bir kolla da yaşanırdı. Çünkü anlaşılan kırılan sadece kolum değildi.
Kendimde hasar kontrolü yapmaya devam edecekken kapının açıldığını gördüm. Önde yaşça daha ileri olan bir doktor ve peşinden de öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim 4 kişi gir- Bir dakika, o ,o da buradaydı.
Onu görmemle yine anlamsız bir telaş ve heyecan bedenimde yer edinirken ister istemez kendimi toparlamaya çalıştım.
"Barbaros Demirkan, günaydın. Endişelenme her şey yolunda, şimdilik fazla hareket etmesen daha iyi." diyerek yaşça büyük olan doktor beni uyardı.
Gözlerimi ondan zor da olsa çekerek doktora odaklandım.
"Ben Doktor Ertan Aydın Metinoğlu, senin ameliyatına girip seninle ilgilenen bendim. Buraya ilk geldiğinde bedeninde ciddi travmalar, kırıklar ve kanamalar tespit ettik. Kafana aldığın darbelerden ötürü beyin kanaması geçirmiştin, o yüzden acilen ameliyata aldık. Ameliyatın zor da olsa başarıyla tamamlandı ama yaklaşık 2 hafta yoğun bakımdaydın. Seni geçen gün normal odaya aldık. Uyanmana çok sevindim. Bedeninde hala ciddi hasarlar olsa da endişe etme, bir süre daha bizim gözetimimiz altında olacaksın."
Doktorun dedikleriyle şaşırmadan edemedim. Ameliyat mı, 2 hafta yoğun bakım mı? Gerçekten o kadar kötü müydüm? Böyle bir hayattan kurtulduğuma, ölmediğime sevinmeli miydim bilemedim.
Ertan doktor yanımdaki monitöre yaklaşıp kendince bir şeyleri kontrol ederken yanındaki öğrencilerine de bir şeyler anlatıyordu.
Benim gözlerim çoktan tekrar ona gitmişken bu sefer onunkiler de beni buldu.
Gülümseyerek yanıma yaklaştı. "Barbaros hepimizi çok endişelendirdin. Acile ilk gelip seni o halde görünce çok korktum. Ama şimdi iyi olmana çok sevindim, gerçekten çok güçlü bir bünyen varmış."
Onun benimle konuşmasına mı şaşırsam, benim için endişelenmesine mi şaşırsam, yoksa yine sadece sesinin kutsallığına mı odaklansam bilemedim. Ben kendime gelip cevap veremezken o konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana İyi Gel
General FictionBir sosyopatı iyileştirebilir misin doktor, yoksa o sosyopat seni de mi delirtir? • Gülce Ayoğlu - Barbaros Demirkan • 🔱 🔱 🔱 Acı içindeki sesiyle ellerini makinenin yanına vururken transa girmiş gibi "İstemiyorum...