Bölüm 4 •Düşünceler•

53.2K 2.9K 1.1K
                                    

Hastaneden çıkıp arabama doğru yürürken birinin bana seslendiğini duydum.

-Hey Gülce!

-A Emir merhaba.

-Merhaba, seni odadaki konuşmamızdan sonra bir daha göremedim. Senin için yoğun bir gündü anlaşılan.

-Evet ya, bütün günüm araştırma yapmakla geçti, çıkmadan önce de hastamın yanına uğraşmıştım.

-Verdiğim dergi işine yaramıştır inşallah.

-Kesinlikle çok işime yaradı. Tekrardan çok teşekkür ederim.

-Rica ederim, ne demek.

Konuşmanın bittiğini düşünüp tam gitmek için hareket edecektim ki, Emir dudağını ısırıp gözlerini kaçırarak epey çekingen bir şekilde tekrar konuşmaya girdi.

-Şey sen şimdi eve gidiyorsun değil mi? Yani hesap sormuyorum yanlış ama yani eve gidebilirsin tabi. Ama of anladın sen işte eve mi gidiyorsun yani?

Başta ne dediğini anlamak için dursam da cidden komikti ve biraz da tatlıydı bu halleri. Hafifçe güldüm.

Benimle konuşmak için bu kadar endişeli ve heyecanlı olmasına gerek yoktu. Belki benden hoşlanıyor olabilirdi tamam hoş da bir adamdı ama ben şu sıralar ilişkiymiş sevgiliymiş düşünmediğim için karşılık veremezdim.

Cesaretlendirmek için yüzümdeki tebessümle cevap verdim.

-Anladım anladım endişelenme. Evet eve gidiyorum.

-Sen de istersen tabi şey eve seni bırakabilirim yani birlikte gidebiliriz diye düşünmüştüm. Tabi senin düşüncen daha önemli sen ne düşünüyorsun?

-Bu kadar açıklama yapmana gerek yok Emir. İnan anlıyorum seni. Ama teklifini reddetmek zorundayım çünkü sabah kendi arabamla gelmiştim zaten.

Dediğime karşılık biraz üzülmüş gibi dursa da yüzündeki heyecan ve tebessümü koruyordu.

-Tamam o zaman, başka zamana umarım. Rahatsız ettiysem kusura bakma. Kendine iyi bak Gülce.

Resmen ecel terleri dökerek konuşmasını bitirdi adam be. Sakin ol dostum. İster istemez güldüm bu hallerine.

-Ne rahatsızlığı, önemli değil. Sen de kendine iyi bak.
Diyerek arabama doğru yol aldım.

Ah Emir cidden iyi birisin. Ama umarım benden hoşlanmıyorsundur. Sana karşılık veremem ki ben. Üzülmeni istemem.

Arabayı çalıştırıp yola koyulduğum vakit aklıma Barbaros geldi. Hissetmiyor, duyguları bilmiyor diye ona diyordum ama ben de aşk ne bilmiyordum. Tuhaftır ki 24 yaşına kadar ciddi manada aşık olmamıştım. Çevremdeki arkadaşlarım anlatırdı hep. Kelebekler uçarmış, ellerin titrermiş, heyecandan konuşamazmışsın. Mış mış mış... Bunların hiçbiri benim için bir anlam ifade etmiyordu. O kadar ilgimi çeken birini bulamamıştım. Hoş zaten aramıyordum da.

Gerçi duyduğum kadarıyla bu işler aramakla da olmuyordu. İnsan ne zaman kime nasıl sevdalanıyor bilemezdik. Belki biri de bana aşkı hissetmeyi öğretirdi.

Ne garip düşünceler bunlar Gülce. Başımı sağa sola sallayarak kendime geldim. Önceliğimiz işimdi benim. Ve tabi şimdilik hastam Barbaros.

Ne düşündüysem o kadar, eve gelmiştim bile çoktan. Arabayı boş bulduğum bir yere park edip apartmana girdim. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Tam o sırada Beyza da odasından çıkmış salona doğru geliyordu. Anlaşılan o da yeni gelmiş, üstünü değiştirip salona geçiyordu.

Bana İyi GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin