Bölüm 2

2.2K 93 296
                                    

1 Ay Sonra

Damon;

Zaman geçmiyordu sanki ama bir ay olmuştu bile ve ben onu giderek daha çok özlüyordum. Şimdi ne yapıyordu acaba? Biraz olsun hatırlamaya başlamış olabilir miydi? Ya da altı ay önce ne yapıyorsa onu yapmaya devam mı ediyordu? Her ne kadar unutturmuş olsam da, acaba onun da içinde de bir boşluk var mıdır?

Tıpkı benim gibi...

Viskimi yudumlamaya devam ederken Elena'nın yaklaştığını duymuştum. Bir şeyler soracaktı, biliyordum. Ama bu sefer kaçmayacağım. Sanırım bunu artık birilerine anlatmalıyım çünkü çok acıtıyor.

"Merhaba Damon."

"Selam Elena. Nasıl gidiyor?"

"Çok iyi, sen nasılsın Damon?"

Yanıma oturup elini dizime koydu yavaşça. Yüzüne bakmıyordum, bakamıyordum. Boğazımda kocaman bir halatın düğümü varmış gibi hissediyordum. Bakışlarımı kaçırınca anlamıştı bir şeyler olduğunu. Aslında en başından beri anlamaya çalışan sadece oydu. İki parmağıyla kendine çevirdi yüzümü.

"Neler oluyor Damon?"

"Hiç, her zaman ki şeyler işte."

"İyi değilsin, görebiliyorum. Bana anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"

"Evet, biliyorum Elena. Minnettarım."

"Ben senin arkadaşınım ve sana yardım etmek istiyorum."

"Ne için?"

"İçinde bulunduğun bu durum için. Hayalet gibisin resmen. Buradasın ama aynı zamanda değilsin de."

Ne diyeceğimi bilmez halde gözlerine baktım. Bu kadar anlaşılıyor muydu? Herkes biliyor muydu? Acımı görebiliyorlar mıydı acaba? Çünkü benim aynaya baktığımda gördüğüm tek şey buydu.

"Neyin var Damon? Anlat artık bana. Eğer içinde tutmaya devam edersen, seni yakar. Paramparça eder ve sonunda yok olursun."

"Haklısın ben,-"

Cümlemi bitiremeden susmuştum yine. Boğazımı parçalayıp çıkmak isteyen kelimeler tam da o düğümün ardında bekliyordu. Belki de asla çıkamayacaklardı.

"Neden bu kadar zor senin için Damon? Bir kere olsun konuş. Her şeyi ti'ye alan bu halinin altında bir volkan kaynıyor. Biliyorum, inkar edemezsin. Neden sana yardım etmemize izin vermiyorsun?"

"Yardım istemiyorum. Çünkü yapabileceğiniz hiçbir şey yok."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Böyle olmasını ben istedim."

"Neyin?"

"Boşver gitsin Elena, bilmek istemezsin."

"Her gün seninle konuşmaya çalışıyorum ama hiçbir şey anlatmıyorsun. Bu kadar yeter! Bir daha sana hiçbir şey sormayacağım."

Sinirlenmişti, gözlerinden anlayabiliyordum bunu. Haklıydı da. Bir aydır her gün benimle konuşmak için uygun zamanlarda yanıma geliyordu. Ben ise alaycılıkla başımdan savıyordum onu. Beni dinleyebilecek, yargılamayacak tek kişi oydu aslında. Biliyorum ki, anlattığımda bir nebze olsun rahatlayacaktım. Adını anmak, onu biriyle paylaşmak bile beni hafifletecekti. Peki neden bu kadar direniyordum? Neden etrafımdaki herkesi kırıyorum?

Bir hışımla koltuktan kalkarken nazikçe yakaladım bileğinden.

"Anlatacağım Elena, daha fazla içimde tutamam."

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin