Bölüm 49

158 13 168
                                    

Damon;

Geceden sabahın ilk ışıklarına kadar gözümü dâhi kırpmadan onu izlemiştim. Yarısıdışarı çıkmış olan bacağı, elini başının altına koyuşu, çarşafın altından belli olan iri, şekilli göğüsleri ve bembeyaz yastığa yayılan siyah saçlarıyla tablodan farksızdı. Hafızamdan asla silinmeyecek bir resimdi. Bugün Carmen'in son günü olduğunu biliyordum, bir şey söylemeyip teklifini kabul etmiştim. Bunu yapacağına şüphem yoktu zaten, her şeyi hazırlamıştım günler öncesinden ama o bilmiyordu. Veda etmeden gitmeyeceğine emindim, lakin yarın gece nasıl bir şeyin bizi beklediğini hiç bilmiyordum ve endişem dağları aşmıştı.

Dean o günden sonra bir daha benimle iletişim kurmamıştı ve ne yapacağından haberim yoktu hala, tek dileğim gördüğüm şeyin doğru olması ve Carmen'in hayatta kalmasıydı. Ne kadar istemesem de Klaus'un dönüşümü de Carmen'i öldürmemesine bağlıydı. Aptal Elijah, planı ile kardeşinin dönüşümüne asıl yardımı yapacağını bilmiyordu bile. Kimse bilmiyordu zaten, Dean ve benden başka. Rüyasında Carmen'e de bahsetmiş olsa da aslından onun da haberi yoktu. Acaba Klaus ona inanacak mıydı?

Dean ile aralarında kabul etmekten nefret etsem de farklı bir bağ vardı, artık anlamıştım. Üstelik bundan yıllar sonrasını bile görmüştüm ve Carmen öğrendiğinde ne tepki verecekti çok merak ediyordum. Dean'in başı fena derde girecekti, orası kesin.

Oğlum mırıltılar çıkararak uyandığını belli etmişti. Carmen hala uyuyordu, dün yaptığı ve yaşadığı şeylerden sonra normaldi aslında, çok büyük efor sarf etmişti. Bana itiraf etmemiş olsa da, her büyü yaptıktan sonra güçsüz düştüğünü anlıyordum ve toparlanmasının tek çaresi de taze kan ve kalple beslenmesiydi. Bunu aşmamız gerekiyordu, ileride onu zorlayacağına emindim.

Dean'in sesi yükselmesine rağmen Carmen uyanmıyordu. Yataktan kalkıp hızla üstümü giyerek oğlumun yanına gittim. Benimkine bin basan canlı, mavi gözleri yaramazca bakıyordu. Islak ağzıyla gülücükler saçmaya başlamıştı beni görünce. Üstelik Carmen'in o çok sevdiği tulumu da çıkarmıştı. Üstünde sadece beziyle minik ayaklarını ağzına götürmüştü. Karnının acıktığı çok belliydi. Önce bezini değiştirip oyalamaya çalışmıştım ama bugün pek inatçıydı. İstediği tek şey memeydi şuan çünkü parmağımı iştahla emiyor, bir şey gelmediğinde de kızarak ısırmaya çalışıyordu.

Başka çarem kalmamıştı artık, Carmen'in yanına geri dönüp çarşafı aralayarak Dean'i göğsüne yaklaştırmıştım. O süt dolu göğüsleri görür görmez Dean hemen ucunu yakalamış ve mırıltılar eşliğinde içmeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra Carmen gözlerini açmıştı bile.

"Günaydın aşkım, ne güzel bir sabah değil mi?"

"Oldukça müstehcen bir sabah olduğu kesin."

"Bir kitapta anne ve bebeğin çıplak, ten tene temasının aralarındaki bağı güçlendirdiğini okumuştum."

"Çıplaklıkla sorunum yok, kıyafetler bence hapishane gibi o güzel bedenlerimiz için. Yine de biraz utandım. Neyse ki oğlumuz henüz bunu anlamayacak kadar küçük."

"Umarım öyledir, gördüğünde benim kadar aç tepki verdiğini söylemeliyim."

"Senin göğüslerime olan açlığın ile onun meme açlığı aynı değildir ama temelde olayı anladığında eminim."

"Kesinlikle. Güne ne zaman başlıyoruz? Hani bugün benimle olacaktın? Yataktan çıkmaya niyetin yok gibi görünüyor."

"Bıraksan üç gün uyurum inan ki, bugünü benimle yatakta geçirmeye var mısın diye düzeltsem teklifimi, ne dersin?"

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin