Bölüm 25

487 32 271
                                    

3 Gün Sonra

Damon;

Tam üç gün olmuştu. Carmen'e sürekli kan veriyorduk -Klaus'un kanıydı üstelik- ama kirpiği dahi kıpırdamamıştı henüz. Klaus bu üç gün içerisinde sürekli gelip Carmen'i kontrol etmişti. Onunla bu kadar ilgili olması canımı sıkmıyor değildi ama yapacak bir şeyim de yoktu.

Yine de hiç değişiklik yok değildi. Dean'ın sesini duyuyordum. O uyanmış, hayata dönmüştü. Belki de sırasıyla olacaktı. Önce bebek, sonra anne. Böyle düşünmek istiyordum. Gözlerini açmayacağı ihtimalini göz önünde bulundurursam kafayı yiyebilirdim.

Ben bir an olsun başından ayrılmıyordum. Kapının çalınma sesini duyduğumda, Klaus'un geldiğini anlamıştım. Düşüncemi bitiremeden odaya varmıştı bile.

"Hoş geldin demek yok mu?"

"Neredeyse bizim evde yaşıyorsun artık."

"Hiç nazik değilsin. Bayanlar nezaket severler, Carmen de bunlardan biri. Hatırlatırım."

"O beni mağara adamı olarak da seviyor."

"Kadınları hiç anlamamışımdır zaten."

"Neden hala uyanmadı?"

"Her şeyin bir sırası var."

"Umarım uyanır. Senin iyiliğin için yani."

"Bebek nasıl? Onu hissedebiliyor musun?"

"Bunu nereden biliyorsun?"

"Çok soru soruyorsun."

Carmen'in yanına oturmuştu şimdi ve elini karnının üstünde dolaştırıyordu. Neden yapıyordu bunu?

"Gerçekten Klaus, bu işten çıkarın ne?"

Bakışları keskinleşmişti. Bir bıçak gibi... Ama korkmuyordum. Gidebildiğim kadar üstüne gidecektim.

"Bunu sana 'sevgilin' açıklar."

Sevgilin... Üstüne basa basa söylemişti bu sözü. Neyi ima ettiğini anlamayacak kadar aptal değildim. O benim çocuğumu taşıyordu, birbirimize aşıktık ama hala evli değildik. Neden evlilik bu kadar ürkütücü görünüyordu gözüme? Carmen'in bunu çok istediğini ve gerçekten üzüldüğünü biliyordum. En kısa sürede yapmam gerekeni yapmalıydım.

"Gereklilik olarak görüyorsan deneme bile, seni buna pişman eder."

"Zihnimi mi okuyorsun?"

"Okumama gerek yok, yüz ifaden her şeyi anlatıyor zaten. Doğru soruları bir türlü sormuyorsun Damon."

Ben ne cevap vereceğimi düşünürken günlerdir duymayı beklediğim kelime sonunda ulaşmıştı kulağıma.

"Uyanıyor."

Başına gittiğimde Carmen'in kıpırdadığını gördüm. Elleri ve gözleri istemsizce hareket ediyordu. Sanki narkozdan çıkmaya çalışan bir hasta gibiydi. Biraz sonra kesik kesik öksürmeye başladı ve çok geçmeden hafif iniltileri güçlü bağırışlara döndü.

"Neler oluyor?"

"Geri dönüyor. Ölmüştü, hatırladın mı?"

"Daha ne kadar devam edecek böyle?"

"Birazdan geçer."

"Çok açıklayıcıydı."

Yine dediği çıkmıştı. Carmen şimdi susmuştu ve aynı anda gözlerini de açmıştı. Sonunda toprağıma kavuşmuştum.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin