Bölüm 46

188 16 152
                                    

Carmen;

Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamamıştım. Burası bir mabet değil, bir mezardı. Nedense yaptığımız şeyin sonucunun iyi olmayacağını düşünmeye başlamıştım. Ayağa kalkıp Deaton'ın karşısına geçtim, suçlayan bakışlarım onu rahatsız etmiş olacak ki açıklamaya koyulmuştu hemen.

''Sandığın gibi değil. Bizimle bir ilgisi yok.''

''Ne sandığımı biliyorsun o zaman? Burada br katliam yapılmış. Yüzlerce yıllık ruhların acısını içimde hissedebiliyorum. Bunu neden yaptınız?''

''Biz yapmadık. Geçmişten beri yapılan şeylerin izi sadece. Burası bizim evimizdi, gücümüzü, yemeğimizi, her şeyimizi aldığımız bir yerdi ama sonra kötü bir şey geldi, çok kötü bir şey onu yok etti. Gözlerimizin önünde cayır cayır yanarken hissettiklerimizi tahmin bile edemezsin.''

''İnan bana edebilirim. Hatta yaşadım bile diyebilirim. Kimdi onlar?''

''Elfler... Gücümüzü onlarla paylaşmadık diye hayat ağacımızı, her şeyimizi elimizden aldılar.''

''Buna izin vermemeliydiniz. İçinizden birinin onlara yardım ettiğini de biliyor musun?''

''Jennifer değil mi?''

Derek istemsizce katılmıştı konuşmamıza ve haklıydı. Onun adını söylerken çok kederli çıkmıştı sesi, belli ki bir geçmişleri vardı.

''Çok da haksız sayılmaz sanki. Ona yapılanlardan sonra hak etmişsiniz ama keşke bu muhteşem canlıyı koruyabilseydiniz.''

''O gördüğün kadar iyi biri değil, emin ol Carmen.''

''Benim gördüğüm, güzelliği için kıskanılarak kurban edilip yakılmış genç bir kadının yaşadıklarıydı. İntikamını yanlış şekilde almış, o kadar. Pişman olduğuna eminim.''

''Keşke aynı fikirde olabilseydim. Birkaç yıl önce birlikteydik ve beni burayı mahvetmek için kullandı. O bir Kara Druid, en kötülerden biri Carmen. Sana ne söylediyse inanma sakın. Seni kullanmasına izin verme.''

''Ben istemediğim sürece kimse bunu yapamaz.''

''Sen yine de dikkat et. Yapacaksak fazla vaktimiz kalmadı Carmen.''

Konuyu değiştirmesinden ona hala bağlı olduğunu ve çok kalbinin kırıldığını anlamış ve daha fazla uzatmamaya karar vermiştim. Kullanılmanın ne demek olduğunu biliyordum. Üstelik bunu sevdiğin biri yapınca daha da acıtıyordu insanın canını.

''Ne yapmam gerekiyor Deaton? Bir an önce bitmesini istiyorum, giderek güçsüzleşiyorum gibi bu yerde.''

''Böyle olması normal, bu ağaç her ne kadar güç vermiyor olsa da hala aktif sayılır. Enerjine ters bir etkisi oluyordur.''

Haklı olabilirdi elbet, zıt kutuplar birbirini çektiği gibi itebilirdi de. Kendimi hazır hissetmesem de artık bitmesini istiyordum.

Bana söylediği şekilde ağacın üstüne çizdiği dövmemizin tam ortasına oturmuştum. Oturur oturmaz da başım dönmeye başlamıştı ve dövmem sanki biri parmağıyla okşuyor gibi karıncalanıyordu.

''Sana bazı şeyler olabilir, endişelenme Carmen. Hepsi olması gereken şeyler, biraz sabretmelisin.''

''Söylemesi kolay tabii. Her neyse, devam edelim.''

Önce başıma kokusundan sedir ağacı olduğunu tahmin ettiğim, taç şeklinde bir şey yerleştirmişti Deaton. Sonra elindeki tasla karşıma geçtiğinde ay ışığının vurduğu parlak bıçak çarpmıştı gözüme. Damon'ın öfkesini ve yanıma gelmeye çalışmasını hissedebiliyordum, zihnimde korkusu elle tutulabilecek gibiydi adeta. Bu arada oğlumun ağlamaklı sesi de kulağıma ulaşmıştı.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin