Bölüm 47

151 14 190
                                    

Carmen;

Koynumda uyuyan Dean'i biraz daha boynumun altına çekip o kesilen elini tekrar tekrar öpüyordum giderken. Bunun için kendimi asla affetmeyecektim. Onun iyiliği için olsa bile nasıl yaptığıma hala inanamıyordum. İlk acısını benim yüzümden yaşamıştı ve belki de hep hatırlayacaktı bunu.

Eğer büyüdüğünü görürsem, bir gün bunun için beni suçlar mıydı acaba?

Sert bir sıçrayış ile başını çeneme çarpmıştı bir anda. Uyuduğundan beri böyleydi nedense. Kötü bir rüya mı görüyordu? Klaus'un verdiği 'Düş Kapanı' yanımızda değildi, ne olduğunu bilmiyordum ama bir şey onu rahatsız ediyordu belli ki. Sırtını sıvazlayıp kulağına güzel sözler fısıldıyordum, biraz olsun iyi gelmişti.

Kendimi çok yorgun, bitkin ve huzursuz hissediyordum. Damon'ın da giderken hiç sesi çıkmıyordu bu gece. Eve çok kalmamıştı aslında ama hızlı da sürmüyordu. Keskin bakışları yoldaydı sadece ve düşünceli gibiydi de.

''Çok sessizsin bu gece. Her şey yolunda mı Damon?''

''Henüz bilmiyorum, düşünüyorum sadece.''

''Neyi?''

''Bu tür büyüler bir bedel ister, her şey çok hızlı gelişti biliyorum ama içim hiç rahat değil Carmen.''

''O bedel yıllar önce ödendi zaten, annem bu laneti yapabilmek için ruhunu feda etti.''

''Ne yazık ki hayır canım. O bozduğunuz lanetin bedeliydi. Ama bozulmasının da bir bedeli olmalı, anlıyor musun? Bu cadılık şeylerine aşinayım ve Deaton'ın bize söylemediği bir şeyler var sanki. Sonra o ağaç da aklımı karıştıran başka bir şey.''

''Bilmiyorum Damon, umarım haklı çıkmazsın çünkü beni korkutuyorsun.''

''Amacım bu değildi sevgilim, sadece yaşadıklarımdan dolayı biraz temkinliyim işte, sen aldırma bana.''

Tam ona cevap verecekken bir öksürük krizine tutulmuştum. Daha önce hiç olmamıştı böyle, Dean uyanmasın diye derin öksürmemeye çaışıyordum ama çok zordu. Ona bakmasam da Damon'ın bakışlarını üstümde hissetmiştim.

''Öksürüyor musun sen?''

''Evet, üşüttüm galiba. Üstümde incecik bir elbiseyle ayin yapmak akıllıca değilmiş galiba.''

''Carmen, vampirler hasta olmaz. Biz ölüyüz.Sen ise bambaşka bir şeysin, yani bu imkansız.''

''Öyle deyince bir ürperdim şimdi. Boğazıma bir şey takılıyor sanki, bilmiyorum işte.''

Arabayı durdurup endişeyle beni incelemeye koyulmuştu. O bakışlarla boğazımdan ciğerlerime kadar gördüğüne yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. Ateşimi de kontrol ettikten sonra rahat bir nefes alıp tekrar çalıştırmıştı külüstürünü.

''Bir şey bulamadın sanırsam. Daha fazla beni endişelendirmesen mi? Sadece uykuya ihtiyacım var, şöyle bir on gün falan yatsam her şey düzelecek gibi.''

''Şimdilik bir şey fark etmedim. Kötüleşirsen söyleyeceksin tamam mı?''

''Tamam babacık.''

''Ben ciddiyim Carmen, gözüm üstünde.''

''O zaman sorun yok, ben keyfime bakabilirim.''

Haddinden uzun süren yolculuğumuz sonunda bitmişti ama ben de bitmiştim resmen. Aşağı iner inmez başım fırıl fırıl dönmeye başlamıştı. Dean'i Damon'a verip arkasından yürümeye devam ettim. Benden ayrılır ayrılmaz uyanmıştı Dean, gözlerini ovalayarak ağlamaya çalışıyordu.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin