Bölüm 10

1.1K 55 166
                                    

Carmen;

Saatlerdir telefonu kapalıydı. Odada dönüp durmaktan midem bulanmaya başlamıştı ama beklemekten başka çarem yoktu işte. Stefan'ın da benden aşağı kalır yanı yoktu ya, yine de biraz daha sakin görünmye çalışıyordu. Olan aramızdaki zavallı Elena'ya oluyordu. Stefan'ı mı, yoksa beni mi teselli etse bilememişti. Sonunda susup, kollarını bağladı ve birimizin bari sakinleşmesini beklemeye başladı. Hiçbir şey, hiç kimse umurumda değildi şuan. Tek istediğim Damon'a ulaşmak, iyi olduğunu bilmek ve sesini duymaktı.

Güneş doğmuştu çoktan. Sinirden ve korkudan isyan ederek defalarca koltuğa fırlattığım telefonum çalmaya başlayınca ışık hızıyla açtım.

"Sakın bir daha yüzüme telefonu kapatma seni lanet olası."

[Sana da merhaba annecik.]

"Tanrım, ne kadar merak ettim biliyor musun sen?"

[Evet, çok üzgünüm. Yeni aklıma geldi.]

"Ah, lütfettiniz bay Salvatore."

[İyiyim işte, merak etme artık. Bebeğimizi düşün, o da hissediyor gergin olduğunu unutma.]

"Bir daha sakın bunu yapma Damon. Aklımdan neler geçti bir bilsen? Ben sadece seni kaybettim diye çok korktum. Tekrar..."

[Biliyorum, özür dilerim. Tekrarlanmayacak ve beni asla kaybetmeyeceksin. Ne olursa olsun, artık öyle bir aptallık yapmam.]

Şükürler olsun sesini duyabilmiştim. Nefes aldığını, yaşadığını bilmek beni tekrar hayata döndürmüştü adeta. Teknik olarak o bir ölüydü ama şuan hiçbir önemi yoktu. O benim yaşayan en seksi ölü adamımdı...

Ben konuşurken Stefan meraklı gözlerle takipteydi. Büyük ihtimalle gururundan konuşmak için telefonu isteyemiyordu. Ama biliyordum ki, o da sesini duymak için adeta yanıp tutuşuyordu.

[Sorun yok Carmen, iyiyim işte. Şimdi kapatmalıyım.]

"Hey bekle, Stefan'a veriyorum telefonu."

[İstedi mi?]

Bir şey söylemeden telefonu eline tutuşturdum. Göz kırpmama, sevimli gülümsemesiyle karşılık vermişti.

"Selam Damon. İyi olup olmadığını merak ettik. Ettim..."

[Teşekkürler Stef, iyiyim. Carmen'e göz kulak olduğun için de teşekkürler. Elena'ya da söyle lütfen.]

"Önemli değil. Neler oldu?"

[Birkaç aptal vampir canına susamış. Her zaman ki gün ışığı meselesi işte.]

"Sen de azrailleri oldun değil mi?"

[Ya onlar, ya bendim.]

"Her neyse, önemli olan şuan iyi olman. Elena'nın da selamı var. Görüşürüz Damon."

[Görüşürüz kardeşim.]

"Damon, dikkatli ol. Bir şey yapmadan önce iki defa düşün, burada senin için endişelenenler olduğunu unutma."

[Unutmayacağım. Benim gibi bir beladan çabuk kurtulamazsınız zaten.]

"Çabuk dönersin umarım. Hoşçcakal."

Aralarında ne olursa olsun, kardeşlerdi işte. Damarlarında aynı kan dolaşıyordu. Bir asrı aşkın bir süredir sadece birbirlerine sahiptiler. Her ne kadar nefretle örülmüş olsa da bu bağ, yeri geldiğinde o duvar yerle bir oluyordu işte.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin