Bölüm 41

219 16 180
                                    

Damon;

Carmen'i buraya tıkmak hiç hoşuma gitmese de, şimdilik en güvenli yerdi. Ama hala emin olamıyordum tabii, çünkü anlattıkları kafamı allak bullak etmişti. O hayalet kendi içeri girip bir şey yapamasa da oğlum aracılığıyla yine Carmen'e ulaşmıştı. Şanslıydık ki bu kez zarar vermemişti ama o, ipleri başkasının elinde olan bir kuklaydı, bir daha ki sefere bunun olmayacağını kimse garanti edemezdi.

Kulaklarından ve gözlerinden akan kanları görünce ölesiye korkmuştum. Tabii benim korkum onun ki ile kıyaslanamazdı bile. O kadar etkilenmişti ki bana anlattıklarından, onu kapattığım için hesap bile sormamıştı bana. Oysa ki kendimi birkaç pençe darbesine hazırlamıştım çoktan.

Öte yandan Dean ile ilgili anlattıkları giderek endişelenmeme sebep oluyordu. Daha bir bebek olmasına karşın yapabildikleri her geçen gün artıyor ve tehlikeli hale geliyordu. Onu her ne kadar engellemek istemesem de, kontrol edebileceğinden emin olana kadar o güçlerini mutlaka dizginlemeliydik. Başka türlüsü herkese zarar verebilirdi. Carmen ise günden güne kendiyle ilgili yeni bir şeyler öğreniyor ve giderek içine kapanıyor gibi geliyordu bana. Onu rahatlatmak için yapableceğim hiçbir şey gelmiyordu aklıma ve zamanımızın giderek azaldığı da bir başka gerçekti.

Önce şu yaratıktan kurtulup geçit yapılmak istenen sevgilimi azad etmeli, sonra da oğlum ve düğün hazırlıklarımız için uğraşmalıydım. Neyse ki Caroline düğün konusunda oldukça hevesliydi ve her şeyi harika yapacağına adım gibi emindim. Zamanında şifacıların yok olmasına üzüldüğüm için kendimden nefret etmiştim, tam bir baş belalarıymış. Böylece cadıların da neden bu kadar itici ve agresif, uyumsuz oldukları anlaşılmıştı kendi içimde. Atalarına benzemişlerdi. Ama Carmen öyle değildi.

Şimdi Carmen'in verdiği bilgilerle kendi bulduklarımı birleştirdiğimde ortaya bir şeyler çıkmıştı. Sanırım artık planımı uygulamanın vaktiydi ve bunu öncelikle ona açıklamalıydım. Yatakta oturmuş başı öne eğik bir şekilde öylece duruyordu. Dean ise yanında sessizce oynuyordu ama iksinin de içinde fırtınalar koptuğu belliydi. Ben de yatağa oturup sırtımı duvara yasladım ve onu biraz daha kendime çektim. Kollarımız özlemle dolanmıştı birbirine.

''Her şey yolunda mı canım? Çok sessizleştin.''

''Kendime gelmeye çalışıyorum hala. Hayatımız ne zaman bu hale geldi Damon? Daha birkaç ay önce başına bunlar gelecek deseler asla inanmazdım. Fantastik kitaplarda okuduğum şeylere dönüştüm resmen.''

''Hayat böyledir aşkım. Sandalla açılıp tatlı bir tur yapmak istersin deniz kenarında ama bir bakmışsın açığa sürüklenmişsin. Alır götürür seni kendi diyarına. Bazen döner insanlar, bazen asla geri gelemezler. Önemli olan ne kadar direndiğindir. Yaşamayı ne kadar isteyip, kurtulmaya çabaladığındır. Biz bunu başarıyoruz. Rüzgar belki sandalımızı alabora ediyor ama birbirimize sarılırsak hayatta kalırız. Onu yener ve geri döneriz.''

''Şiir gibi konuşuyorsun yine. Bence kitap yazmalısın.''

''Yazmadığımı nereden biliyorsun peki?''

''Aslında günlük tuttuğunu biliyorum ama onları hiç bulamadım. Okumayı çok isterdim, hala yazıyor musun?''

''Evet, yazıyorum. Bir gün öldüğümüzde bu konağın müze veya yararlı bir yer olarak kullanılmasını vasiyet edeceğiz Stefan ile. Anılarımızın sergileneceği, günlüklerimizin okunabileceği bir bölüm olmasını istiyoruz. Salvatore soyadı ve tarihi asla unutulmamalı.''

''Bu çok güzel bir fikir. Etraf zaten tarih kokuyor, her eşyanın kendi dili var gibi burada. Bunları insanların görmesini isterim ben de, harika düşünmüşsünüz. Eminim biz göçüp gitsek bile oğlumuz mirasına iyi bakacak ve vasiyetinizi de en iyi şekilde yerine getirecektir.''

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin