Bölüm 42

153 15 122
                                    

Damon;

Carmen'in aklı hafif bulanmaya başlamıştı ama henüz kendi farkında değildi bunun. Planın ona anlatmadığım kısmını öğrenseydi asla yanaşmazdı. Ama bu kez ben de korkuyordum açıkçası. Eğer ona sesimi duyuramaz veya düşündüğüm gibi himayeme alamazsam her şey rayından çok çabuk çıkabilirdi.

Çemberin içinde oturmuş saatin gelmesini beklerken gözlerini bile açık tutamıyordu. Ona zarar vermesini göze alamadığımız için Dean'i de kucağına veremiyorduk ve o da huysuzlanıyordu bu durumdan. Çok geçmeden yine uyumuştu.

Stefan kollarını bağlamış kucağında oğlumla yatakta oturan Elena'nın başında duruyordu. O sorgulayan yeşil bakışları üstümdeydi.

''Nedense bize anlatmadığın bir şey olduğu hissine kapıldım Damon?''

''Beni tanıyorsun kardeşim, var ve sadece ben bilmek zorundayım.''

''Ne kadar kötü sonuçları olabilir?''

''Küresel desem yeridir. İşler biraz karışabilir, bu yüzden yakınımızda olmanızı istiyorum ve eğer Dean'in gözleri mor bir renk alırsa onu tutmayın tamam mı? Tek kurtuluşumuz olabilir. Elimizde başka hiçbir şey yok.''

''Bu hiç hoşuma gitmedi. Carmen de bir garip görünüyor ayrıca, neler oluyor ona Damon?''

''Yaptığım büyünün bir sonucu sadece. Ona kim olduğunu unutturuyorum çünkü cadılar zihnine ulaşabilir ve asıl o zaman batarız.''

''Bu delilik Damon, ya geri gelmezse hafızası? Neden böyle bir şey yapıyorsun? Öğrenirse senin derini yüzecek emin ol.''

''Çok yardımcı oluyorsun Elena, sağol.''

Çıkışı beni şaşırtmış olsa da, haklıydı aslında. Carmen bunu elbet öğrenecekti, işte o zaman beni kesin öldürecekti. Öldürmese de çok yaratıcı işkenceler üretebilirdi. Ceza alacağım aktivitelerim giderek çoğalıyordu. Yine de yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Biz konuşurken Carmen'in geri gelmeye çalıştığını fark etmiştim. Ona iksiri içerken fısıldadığım şeyleri sorup, gerçekten işe yarayıp yaramadığını test edecektim şimdi. Gözlerini açtığında hızla çemberden çıkıp duvara doğru geriledi.

''Siz kimsiniz? Neredeyim ben?''

''Sakin ol, her şeyi açıklayacağım. Biz iyi taraftayız. Bana adını söyler misin?'' diyerek elimi uzatmıştım sakince, ceylan gözleri şüphe doluydu bakarken."

''Madison Miller. Senin adın ne?''

''Ben, Damon Salvatore. Ne hatırlıyorsun?''

''En son bir bardan çıkmıştım ve arabama yürüyordum. Sonra bana biri saldırdı sanırım, pek fazla bir şey hatırlayamıyorum.''

''Doğru, biri senin çantanı çalmaya çalıştı. Şanslısın ki oradaydım ve seni kurtardım. Bana güvenebilirsin.''

''Burası neresi? Neden böyle hapishane gibi bir yerdeyiz? Yalan söylüyorsun, beni kaçıran sensin değil mi?''

Korkuyla kapıya koşmuştu ama kilitliydi ve arkasını döndüğünde tam da karşısındaydım yine. Çırpınışları canımı acıtıyordu, bunu yapmayı hiç istememiştim ama mecburdum. Kulağına fısıldayıp sakinleşmesini bekledim bir süre, vazgeçtiğinde de ağlamaktan acıyan gözlerini sildim elimle.

''Neden bana bunu yapıyorsun? Ben sana ne yaptım?''

''Çok üzgünüm, söz veriyorum yakında bitecek ama bana güvenmek zorundasın.''

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin