Bölüm 45

156 18 153
                                    

Carmen;

Damon'ın zihninden o fark etmeden aldığım adres doğrultusunda Alaric'in evine gelmiştim sonunda. Söylediklerimi duyunca ne tepki vereceğini çok merak etsem de, biraz da korkuyordum. Çünkü o çok güçlü ve bilge bir avcıydı. Tek hareketi sonum bile olabilirdi. Ama nedense itiraz edeceğini veya beni öldürmeye çalışacağını düşünmüyordum. En azından Damon hatrına bir süre dinlerdi belki.

Kapıyı çalıp beklemeye başladım. yüksek duyu gücüm sayesinde kapıya yaklaşırken, elinde bir de havalı kazık silahı olduğunu anlamıştım. Açtığındaki ifadesi ise karmaşıktı benim için. Onu okuyamadığımı o zaman fark etmiştim. Belki de şu taktığı yüzükten dolayıydı.

''Merhaba Alaric, ben Carmen. Damon bahsetmiştir diye düşünüyorum.''

''Evet, kim olduğunu biliyorum. Yanlış anlama ama burada ne işin var? Damon nerede?''

''O yok, tek geldim. Konuşmamız gereken bir konu var.''

Bakışları çok tehditkar, aynı zamanda da temkinliydi. Kaslı bedeni ve gerçekten de çekici bir yüzü vardı. Bir zamanlar Damon'ın onun karısıyla yatıp onu dönüştürdüğünü ve o kadının da Elana'nın gerçek annesi olduğunu bilmek garip hissettirmişti. Damon'la nasıl böyle yakın arkadaş olduklarını hala daha anlayamıyordum. Gerçi aralarında bayağı olaylar olduğunu da biliyordum.

''Benimle Damon olmadan ne konuşmak isteyebilirsin merak etmedim değil?''

''Söylesene Alaric, ilk vampirlerden ne kadar nefret ediyorsun?''

Söylediğim anda yüz ifadesi gözle görülür bir şekilde değişmiş ve biraz da gerilmişti. Onlarla geçmişi olduğundan emindim.

''Şimdi ilgimi çekmeye başladın işte.''

''Baştan belirteyim, birazdan duyup şahit olacağın şeyleri asla ve asla Damon'a ya da başka birine söylememelisin. Sadece sen ve benim aramda kalacak konuştuklarımız.''

''Beni biraz ürkütüyorsun, yine de söz konusu orjinaller ve onların sonu olacak bir şeyse, ben varım.''

Tam da beklediğim cevap buydu işte. Daha baştan ilgisini çekmiştim. Ne de olsa o bir avcıydı ve bu damarlarında akan kana karışmıştı artık. Onunla iyi anlaşacağıma emindim artık. Tam o soruyu soracaktım ki, cevabımı almıştım.

''İçeri gelmek ister misin Carmen?''

Bu davet konusu gerçekten çok saçma bir olaydı, sanırım alışamayacağım tek konu bu olabilirdi.

Adımımı kapıdan içeri attığım anda sanki bir müzeye girmiş gibiydim. Etraf antik silahlar, yazıtlar, eski defterler -hatta bir çoğunun da büyü kitabı olduğuna emindim- ve resimlerle doluydu. Çocukken hep arkeolog ya da sanat tarihi profesörü olmak istediğimi anımsamıştım istemsizce. David'le sayısız müzeye gitmiştik. En kısa sürede de, Louvre'a gitmeliydim, artık bunu yapabilmek için her imkanım vardı. Hatta istesem orada çalışabilirdim bile. Daha güzel bir iş bulamazdım bence.

Eşyaları görünce daldığım hayal aleminden Alaric'in seslenişiyle çıkmıştım. Merak dolu gözleri yaptığım her hareketi takip ediyordu.

''Tarih sever misin?''

''Bayılırım. Çocukken bir arkeolog olmayı çok istiyordum. Şimdi ise tarihin tozlu sayfalarından çıkagelmiş bir yaratığa dönüştüm.''

''O kadar da kötü olmamalı.''

''Değil, sadece kabullenmesi biraz zaman aldı.''

''Buraya sadece tarih konuşmaya gelmedin değil mi?''

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin