Bölüm 20

489 37 158
                                    

Carmen;

Öfke bütün bedenimi ele geçirmişti. Tıpkı bir şeytan gibi... Onun peşinden giderken, büyünün işe yaradığına sevinmeye başlamıştım. Kath beni duvara fırlatmıştı ama şükürler olsun ki hiçbir şey olmamıştı bize. Orman yoluna girmiştik. Arkamdaki seslerden Damon ve diğerlerinin peşimizden geldiğini anlayabiliyordum.

Damon'ın hisleri, düşünceleri benim beynimde dönüyordu. Aslında ona kızgındım. O lanet sürtüğü hala sevdiğini, unutamadığını, hala aptal gibi onu istediğini kanıtlamıştı gözlerimin önünde. Sırf bunun için bile onu öldürebilirdim. Ama sanırım, birazdan yapacağım şey ona gayet iyi ders olacaktı. Bunu hak ediyorlardı... Ben düşünceler içinde ve öfkeyle hızla ilerlerken bir anda kendimi bir ağaca yaslanmış buldum. Katherine'du bu. Aklı sıra öne geçtiğini zannediyordu.

"Sen çok kaşındın kaltak, dua etmeye başla."

Onu sinir edeceğini bildiğimden dolayı sürtük gibi bir kahkaha attım. Sessiz ormanda çınlamıştı resmen. Gözleri kırmızılaşmış, dişleri ortaya çıkmaya başlamıştı şimdi.

"Ah, çok korktum!"

"Sen manyaksın. Ne akla hizmet bana bu kadar fevri davranabiliyorsun?"

"Çünkü bana zarar veremezsin."

"Seni kılımı bile kıpırdatmadan parçalara ayırabilirim."

"O yeni yetme cadına mı güveniyorsun Katherina? Benimki seninkinin yanında dev gibi bir şey kalıyor."

"Kim?"

"Biraz düşün, belki bulursun. O da, seni benim kadar sevmiyor. Çok çok güçlü ve oldukça da yakışıklı. Duyduğuma göre yıllarını çalmışsın."

"Sen kimden bahsediyorsun böyle? Şeytanla anlaşma falan mı yaptın?"

"Senden alâ şeytan mı var?"

Boğazımı giderek daha çok sıkıyordu ama canım acımıyordu. Yalnız, karnıma uyguladığı baskıdan dolayı hafiften biraz sancım başlamıştı. Yine de pek endişelenmiyordum.

"Katherina dur, yapma!"

Damon nefes nefese yanımızda bitmişti. Gözlerindeki endişe sanki içime doluyordu. Onu hiç böyle görmemiştim. Katherina'ya yaklaşmaya, onu benden uzaklaştırmaya çalışsa da yapamıyordu. Birkaç saniye sonra Damon'ı sertçe sık ağaçların olduğu yere fırlattı. Acı sesi kulaklarıma ulaştığı an, doğru zamanın geldiğini anlamıştım. Muhteşem bir güç, parmaklarımın ucunda dışarı çıkmak için kıvranıyordu. Boğazımı kavradığı bileklerini sıkıca tutup, fazla zorlanmadan üstümden çektim ve onu biraz önce Damon'ı fırlattığı ağaçlıklara attım. Sakin sakin yürüyerek, elimi havaya kaldırdım ve ona doğrulttum. Hareket edemiyordu artık. Sanki bir kukla oynatıyor gibiydim. Ben ne istersem, elim nasıl hareket ederse Katherine de o pozisyorlara giriyor ve acıyla haykırıyordu.

Damon kalkmaya çalışarak ikimize ulaşmak için hamle yapmıştı, onu hala kurtarabileceğini düşünüyor olması çok komikti. O bize yaklaşmışken kulaklarıma ulaşan uluma sesleriyle etrafım bir anda bir kurt -onu tanımıştım, iyileştirdiğim kurttu- ve iki tane kurda benzer ama daha çok iki ayaklı insanımsı şeyle çevrilmişti. Neydi onlar? Daha önce hiç görmediğime emindim. Buna ben de Damon ve diğerleri kadar şaşırmıştım, ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama belli ki benim işimi bitirmem için Damon'ı veya engellemeye çalışanları uzak tutmaya niyetlilerdi. Sevinmiştim çünkü Lucifer gelse onu elimden alamazdı.

Gök gürültüsünü işittiğimde çok geçmeden iri yağmur damlalarını da hissettim yüzümde. Thor gibi o şimşekle güç bedenime adeta akmıştı. Siyah bukleli saçlarını tutup, onu genişçe bir ağaca çarptım. Acıdan kıvranıyordu. Tıpkı istediğim gibi... Stefan ve Elena'nın sesi de çok çok yakındaydı artık. Stefan Damon'ın yanına gelip ona ayakta durması için yardım etti. İkisi birlikte, Kath ve bana bakıyordu. Elena'nın yüzündeki gülüş beynimde bir fotoğraf gibi canlanmıştı.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin