Bölüm 14

676 46 191
                                    

Carmen;

Gördüğüm manzarayla kan resmen beynime sıçramıştı. O nasıl bir sahneydi öyle?! Ve ben onun kim olduğunu adım gibi biliyordum. O, Katherine'di.

Damon'ın vazgeçemediği, körü körüne tutkunu olduğu tek kadın...

Damon bana bunu nasıl yapardı? İnanamıyordum. O anlık şoku atlattıktan sonra, ilk işim merdivenleri hızla inip o sürtüğün boğazına yapışmak olmuştu. Ne yaptığımın farkındaydım, gücümü biliyordum ve bana karşı koyamıyordu şimdilik. Boğazından tutup, biraz önce Damon'ı dayadığı duvara sabitledim onu. Tüm bedenim alev almış gibiydi. Sahip olduğum gücü adeta parmak uçlarımda hissediyordum.

"Kimsin sen be?! Ne yapıyorsun?"

"Carmen ne yapıyorsun? Bırak onu!"

"Senin de sıran gelecek, kapa çeneni."

Tavrım şaşırtmış olacak ki, ağzı bir karış açılmıştı. Ama boşa sallamıyordum, onun da ifadesini alacaktım. Beni hala kurtardığı aciz kız zannediyordu belki de. O devrim kapandığını ve av modundan avcı mertebesine yükseldiğimi yakında herkes anlayacaktı. Bakışlarımı Damon'dan ayırıp yine Katherine' e çevirdim, boğazını biraz daha sıkarsam derisinden kanlar fışkıracağına emindim.

"Sen yelloz, eğer bir daha onun 1 kilometre yakınında seni görürsem, Tanrı şahidimdir kalbini eline veririm. Defol git buradan!"

Yüzü değişiyordu şimdi. Belki korkacağımı zannederek yapıyordu, belki de sinirden olmuştu emin değilim. Onu paramparça etmek istiyordum. Rüyalarımda yaptığım gibi paramparça, kalbi sökülmüş boş bir beden olmasını istiyordum onun da. Belki o zaman vazgeçerdi ondan. Katerina Damon'ı benden alacaktı, bundan emindim. Çünkü Damon ona hiçbir zaman karşı koyamazdı.

Buna izin vermeyecektim. O benimdi, çocuğumun babasıydı ve öyle kalması için de elimden geleni yapacaktım. Ama bu demek değildi ki, Damon'a da haddini bildirmeyecektim. O da cezasını çekecekti.

Ona bakıp elimin baskısını arttırırken Elena ile olan korkunç benzerliği beni sarsmıştı. Onun arkamda bir yerde kalbinin attığını duymasam, Elena olduğunu bile düşünebilirdim. Neyse ki değildi, bu karakter yoksunu cansız yaratık onun saçının teli bile olamazdı zaten.

"Lanet olsun, sürtük, bırak beni!"

"Sürtüklük senin işin. Benimle düzgün konuş, hayatını ellerimde tutuyorum."

"Carmen, hiçbir şey göründüğü gibi değil."

"Carmen yapma."

Damon'ı ve Elena'yı duyuyordum ama bir şey yapamıyordum. Sanırım bu vampir güçlerinden biriydi. Ona ne yapmalıydım, biliyordum. Kalbini söküp çıkaracaktım. Elimi havaya kaldırmıştım ki, Damon'ın sert tutuşuyla öylece kalakaldım. Tüm gücüyle beni ondan uzaklaştırmaya çalışıyordu şimdi.

Onu koruyordu...

Bana zarar verebileceğini bildiği halde yapıyordu bunu. Göze alıyordu canımın acımasını. Bebeğinizin de bunu hissedeceğini bile bile devam ediyordu bileğimi tutup çekmeye. Kabul etmek istemesem de, o az önceki güç yavaşça bedenimden çekiliyor ve elimin kemikleri de giderek sıkışıp acımaya başlıyordu. Bırakmasını söyleyip gözlerine baktığımda, öfke görmüştüm. Bana karşı, dalga dalga büyüyen bir öfke bulutu mavi gözlerini perdeliyordu artık.

Bu kadarı fazlaydı. Ben bunu hak etmiyordum, biz bunu hak etmiyorduk...

Katherine'i bırakıp, tüm gücümle Damon'ı odanın karşısına fırlattım bu kez, sandığımdan önce gelmişti sırası. Bunu yapabildiğimi ben bile çok kısa bir süre önce fark etmiştim. Damon kadar hızlı olmasa da, bana göre hızlı sayılabilecek bir şekilde yanına gittim. Yüzündeki şaşkın ifadeyle kalkmaya çalışıyordu. Elimi hareket ettirip, düşüncelerimi havalı silahları doldurmak için kullandıkları sivri tahtalardan birine yönlendirdim. Ne ara geldiğini anlamadan elimdeydi. Damon'ı göğsünden sertçe itip duvara yasladım ve elimdeki kazığı neredeyse dibine kadar karnına sapladım.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin