Bölüm 26

437 27 198
                                    

2 Hafta Sonra

Carmen;

Klaus iki haftadır neredeyse hiç uğramamıştı. Ama onunla sürekli bağlantıda olduğum için rahattım, hatta bu işime geliyordu çünkü Damon onu görünce garip davranıyordu hep. Arkasından gelecek sorularla da beni boğuyordu sonra.

Kendimi daha iyi hissediyordum artık, bebeğimin de iyi olduğundan emindim. Her şey öyle güzeldi ki... Damon kelimenin tam anlamıyla 'babalık' moduna girmişti. Bana sürekli bebek ve annelikle ilgili dergi, kitap gibi şeyler alıyordu. Bir gece, böyle olmayacak deyip; yakındaki bir mağazanın sahibini telkin etmişti açması için. İstediğimi seçmem, yeni kıyafet ve gerekli şeyleri almam için beni saatlerce mağazada gezdirmişti. Hoşuma gitmişti bu, çünkü büyüyen karnım yüzünden kıyafetlerim komik durmaya başlamıştı. Daha çok rahat ve salaş şeyler almıştım ama gördüğüm bir elbiseye resmen aşık olmuştum da, abiye tarzdaydı. Nedenini bilmiyordum ama o elbiseyi resmen aşermiştim almak için. Sonuçta Mystc Falls partileri ve kutlamaları ile ünlü bir yerdi ve belki de doğum yapmadan o harika elbiseyi giyebileceğim bir parti olabilirdi. Parti yapılmasa bile Damon onu kullanmam için her an sürprizlere hazır olmamı söylemişti. Sabırsızlanıyordum.

Aldığım yeni şeylerle birlikte onunla neredeyse her gün fotoğraflar çekiliyorduk. Belki saçma bir düşünceydi ama yıllar sonra oğlumun annesini hatırlamasını istiyordum işte. Ya da Damon'ın beni hafizasından silememesini.

Bir fotoğraf bunu sağlayabilir miydi? Kim bilir...

O günler ve gecelerde dikkatimi çeken tek şey Damon'ın henüz bir oda hazırlamaya yeltenmemiş olmasıydı. Açıkçası pek de umrumda değildi bu. Önemli olan artık kabullenmesi ve gerçekten istekli olduğunu bana göstermesiydi. Bu her şeye bedeldi benim için.

Vampirliği artık benimsemiştim, ki bunda Klaus'un yaptığı büyünün etkisi gerçekten büyüktü. Ona bağlı olmak garip hissettiriyordu. Bazen çocuksu bir mutluluk damarlarımda gezerken, bir anda korkunç bir boşluk, yalnızlık etrafımı sarıyor gibiydi. Tek sıkıldığım nokta hala dışarı çıkamıyor olmamdı. Damon, Bonnie'den nazikçe büyü yapmasını istemişti ama o, reddetti. Araya Elena girse bile kabul etmemişti bir türlü. Bu olanların kötü şeyleri getireceğini söylemişti. Sonra Damon onu zorlayarak ikna etmeye çalışmıştı ama bu sefer de ben istememiştim. Benim yüzümden kimseyi incitmesini istemiyordum. Alışabilirdim... Aslında Klaus'tan bana öyle bir yüzük ya da herhangi bir şey yapmasını isteyebilirdim ama nedense içimden gelmiyordu bu. Üstünde fazla durmamıştım. Nasılsa bir süre sonra gerek kalmayacaktı.

Damon kadar, Elena da üstüme düşüyordu. İyileştiğim için mutluydu ama korkuyordu da. Sonuçta Klaus'un melez olmak için hala kendisini istediğini düşünüyordu. Damon ve Stefan' ın bizi yalnız bıraktığı uygun bir zamanı kollayıp bu durumu ona açıklamıştım. Gerçekten çok şaşırmıştı. Böyle bir fedakarlığı kendisinin yapamayacağını söylüyordu. Bence yanılıyor, çünkü o çok cesur biri. Vampir olduktan sonra Caroline ile de konuşmaya başladık. Onu Damon dönüştürmüş, aslında yanlışlıkla olmuş. Daha doğrusu Katherine'miş asıl suçlu olan ama bundan memnun olduğu her halinden anlaşıyor. Ve Klaus'un zihninde de, bedeninde de onun çok özel bir yeri olduğunu anlamıştım kısa sürede. Artık kendimi yalnız hissetmiyordum ve mutluydum. Ne zaman gözüm dışarı takılsa ağaçların arasından kırmızı gözlerin beni izlediğini görüyordum. Derek, Scott ve diğerleri düzenli aralıklarla etrafta nöbet tutuyordu. Onları anlamaya başlamıştım, niyetlerinin iyi olduğunu düşünsem de bir yanım o büyünün bedelini de düşünmeden edemiyordu. Neler olabileceğinden korkuyordum. Yine de kabul ettiğimi bilmeleri ve gerekli hazırlıkları yapmaları için onlarla irtibata geçmiştim. Tabii bu güvendiğim anlamına asla gelmiyordu.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin