Bölüm 39

218 20 78
                                    

Damon;

Kocaman bir günü oğlumla geçirmek paha biçilemezdi. Onunla ormana ve şelaleye gitmiştim. Tabii bir de son kozum için ufak bir büyü yapmıştık. Carmen'in olmaması işimi kolaylaştırmıştı ve o derine derine bakan gözlerinde büyü yapılırken onun da bunu ne kadar çok istediği anlaşılıyordu. Elijah onunla anlaşmam dışında yaptığım bu yeni plandan habersizdi, sadece oğlum ve benim aramdaydı. Kullanmamayı dilesem de, bu fırsatı kaçıramazdım. Hem gerek kalmazsa zaten orada olduğunu da kimse bilmeyecekti. Zararsız ve masum bir girişimdi sadece. Tek isteğim oğlumu Carmen ile büyütmek ve gerçek bir aile olmaktı.

Dean'in sütleri bitmişti artık, hatta yedekleri bile tüketmiştik. İyice huysuzlanmaya başlayınca da Carmen'i arayıp geri çağırmıştım. Sesi iyi geliyordu, belki de istediği bilgiyi almıştı. Pencere kenarında oğlumla onu beklerken Carmen'in bahsettiği hareketlilik benim de gözüme takılmıştı. Bir şey vardı orada ama, sanki bedeni yoktu. Hayalet de görmüş biri olarak bu ihtimali bile düşünüyordum. Kim ne isterdi ki bizden? Elijah'a sorduğumda onun bir ilgisi olmadığını, bizi büyüler yardımıyla koruduğunu söylemişti. Her ne ise, nedense Dean ile irtibat kurduğunu düşünüyordum çünkü dışarı ne zaman baksa gülümsüyor ve birine bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibi hareketler yapıyordu. Bu konu üstünde durmalıydık, çünkü tecrübelerim her zaman iyi ruhların bu tarafta gezmediğiydi.

''Kim var orada oğlum? Babaya söylemek ister misin?''

Anlamsız bir sürü ses kulağımı doldururken, onu anlamayı çok istemiştim ama henüz konuşması için erkendi belki de. Yine de günden güne gelişiyordu ve birkaç kez şahit olduğum gözlerinin mor lazerimsi bir renk alması da giderek sıklaşıyordu. Yeteneklerini kullanırken bu oluyordu anladığım kadarıyla. Bugün gördüğüm şeyi Carmen'e söyleyip söylememek konusunda kararsızdım ama bilmesi gerektiğini de düşünüyordum çünkü tek başına iken şahit olursa endişelenebilirdi.

Arkamdaki hareketlilikten onun geldiğini anlamıştık, hemen dönüp özlediğim tadına ulaşıp sıcak bir merhaba demiştik birbirimize. Elbette Dean de boş durmuyordu bu arada, minik parmakları ve iştahla şapırdattığı ağzı ile onun yakasını çekiştiriyordu.

"Birileri beni daha çok özlemiş galiba."

''Öyle gibi. Harika görünüyorsun, sana ne oldu böyle güzelim?''

''Çok iyi hissediyorum.''

''İstediğini almış gibisin. Neler oldu anlat bakalım?''

Annesini görünce el kol hareketleri tavan yapan küçük adamı Carmen'n kucağına bırakıp emzirme sandalyesinin karşısına oturdum yine. Oğlum annesini yudum yudum içip haz dolu sesler çıkarırken sonsuza kadar onları bu şekilde izlemekten çok zevk alacağımı düşünüyordum ben de.

''Bugün bensiz neler yaptınız? Seni çok zorladı mı?''

''Oğluma Mystic Falls'u gezdirdim. Şelaleye, ormana götürdüm, çok da usluydu. Bir de bazı küçük fikirler aldım ondan.''

''Ne gibi?''

''Sürpriz... Biliyorsun yakında düğünümüz olacak, ondan daha iyi bir yardımcı bulamazdım.''

''Çok merak ediyorum, ne zaman göreceğim sürprizimi?''

''Eli kulağında... Sıra sende, can kulağıyla dinliyorum.''

''Öncelikle, şu laneti bozmak için zihnime gizlenen büyüyü aldılar. İlk dolunayda yapacağız, yani onbir gün sonra.''

''Çok canın acıdı mı? O tırnakların hikmetini duymuştum.''

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin