Bölüm 24

443 31 171
                                    

Carmen;

Neden böyle davrandığımı bilmiyordum ama kendime engel olamıyordum. İçimde kaynayan ve patlamaya yüz tutan bir volkan taşıyordum sanki. Hem beni hem de etrafımdakileri acımasızca kavuruyordu o ateş.

''Sakinleş... Yoksa ona zarar verebilirsin.''

''Bir sen eksiktin.''

''Ciddiyim Carmen, güçlerinin farkında değilsin henüz. Geri döndürülemez bir hasar bırakman an meselesi.''

''Patlayacakmış gibi hissediyorum, herkesten nefret ediyorum. Bunu nasıl engelleyeceğimi bilmiyorum Klaus.''

''Anlıyorum.''

''Lütfen beni yalnız bırak, lütfen... ''

''Sen nasıl istersen. Eğer konuşacak birini ararsan, söylemen yeterli.''

''Bana diğerlerinden daha yakın değilsin. Sana gelene kadar daha çok kişi var gamzeli.''

''Bazen tanımadığın birine sorunlarını anlatmak, yakınlarına anlatmaktan daha kolaydır.''

''Yalnız kalmak istiyorum dedim.''

''Pekala.''

Aramızdaki bağlantı kesildikten sonra pencerenin kenarına oturup karanlık geceyi izlemeye koyuldum. Yıldızlar öyle parlak ve yakındı ki, sanki uzansam dokunacaktım. Van Gogh'un 'Yıldızlı Gece' tablosu canlandı gözümün önünde. Bu kadar güzel gördüğüne göre, belki o da bir vampir gözüne sahipti. Ben daha önce bu kadar güzel bir gökyüzü, böylesine mükemmel bir gece görmemiştim. Siyahı, laciverti, sarı ve griyi o kadar iyi ayırt edebiliyordum ki, ben bile şaşırmıştım.

Başımı duvara yaslayıp, battaniyeyi de üstüme çektim. Ellerimi karnımda dolaştırdım biraz. Oğlum sessizdi bir süredir. Belki uyuyordu, olanlar onu da etkilemişti kesinlikle. Bacaklarımı karmamdan ve yaşadığım stresten dolayı belim ve kasıklarımda hafif bir ayrı hissediyordum ama henüz beni zorlamadığı için kimseye söylemeyecektim. Yoksa yine soluğu o doktor bozuntusunda alırdık. Tabii arkasından gelecek bir dolu meraklı baba soruları da kaçınılmaz olurdu. Elimi tam göbek deliğimin üstüne yerleştirip kulağıma ulaşan minik kalp atışıyla beni mutlu eden bebeğime fısıldadım yine. Vampirliğin en güzel yanı onun içimdeki hareketlerini ve kalp atışını istediğim an duyabilmekti.

"İyi geceler oğlum. Her şey yoluna girecek. Annen seni çok seviyor."

Tenimde hissettiğim keskin acı ve yanık kokusuyla açmıştım gözlerimi. Ne oluyordu böyle? Çok canım acıyordu gerçekten. Sesimi duyan Damon, büyük bir gürültüyle kapıyı kırarak yanıma geldi ve beni kucağına alıp yatağa götürdü hemen. Stefan'ın da hızlıca perdeleri çektiğini anlayabiliyordum.

"İyi misin bebeğim? Neyin var?

"Ah, bilmiyorum ama çok acıyor Damon."

Koluma bakamıyordum, üstelik hala dumanlar çıkıyordu. Elimle öyle bir sıkmıştım ki, parmaklarımın kemiğime değdiğine emindim.

"Kolunu bırakmalısın Carmen. Sandığın kadar kötü değil, bana güven."

"Korkuyorum."

Göreceğim şeyin ne olduğunu bilmediğim içindi bu kaçış ama nereye kadar tutacaktım böyle? Damon haklıydı.

"Ben buradayım, sana bir şey olmasına izin vermem aşkım."

Yavaşça elimi çektim yaranın üstünden. Gerçekten iğrenç ve korkutucu bir görüntüsü vardı. Derim sıcak tava yapışmış gibi bir araya toplanarak sıyrılmış ve kemiğim görünecek kadar da incelmişti. Gözyaşlarımı tutamamıştım, bunun ne olduğunu anlamıştım. Sanırım artık dışarı da çıkamayacaktım. Kapana kısılmıştım resmen. Nasıl bir hayattı bu böyle? Damon'da olmasa, hiç çekilmezdi zaten. Ama keşke David de yanımda olsaydı. Özlemi bir anda canımı her şeyden çok acıtmıştı.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin