Bölüm 44

188 15 243
                                    

Damon;

Yarı başarılı planımızın üstünden tam bir hafta geçmişti. Carmen o gün ben gittikten sonra Klaus'un geldiğini ve oğlumuz için kötü rüyalarına engel olacak bir şeyler getirdiğini ve bunun da işe yaradığını söylemişti. Sevinmiş olsam da, günden güne o ayine yaklaşmamız beni korkutuyordu.

Carmen'in artık yaşamayı daha çok istediğini anlayabiliyordum. Ne var ki ona kurtulabileceğini ve bunun tek yolunun da o ayinde bizim rolümüz gelinceye kadar beklemesi gerektiğini söyleyemiyordum. Klaus'un Elijah'ın planını alt edeceğinden emindim, kendi dönüşümü için de Carmen'i öldürmesi gerektiğini düşünüyordu o ritüeli yaparak ama fena yanıldığını görecekti. O ayin asla gerçekleşmeyecekti, eğer bunu yaparsa bir daha asla dönüşemeyecekti.

Carmen'i kurtarmak için olsa bile ona yardım edeceğim aklımın ucundan geçmiyordu ama olacaktı işte. Sadece doğru zamanda, Dean'in bana gösterdiği, Carmen'i kurtaracağı o şeyi yapmasını beklemekten başka çaremiz yoktu şimdilik. Dean'in zihnime ulaşıp bana her şeyi anlattığı ve annesini kurtaracağını söylediği o rüyadan sonra güçlerini asla durdurmamamız gerektiğini bir kez daha anlamıştım.

Bana ayrıntılarını vermemiş olsa da, zamanı geldiğinde yapabileceğinden emindim. Çünkü o gördüğüm şey gerçek olacaksa, Klaus zaten kimseyi öldürmezdi. dönüşeceğini düşündüğü için Carmen'i bile.

Bu arada düğün hazırlıklarımız tam gaz ilerliyordu. Odanın çeşitli gelinlik ve düğün organizasyon dergileriyle dolu olduğunu görünce sevinmiştim açıkçası. O dergileri karıştırıp işaretlediği gelinlik, masa süslemesi, balayı önerileri gibi şeyleri fotoğraf çekip Caroline'a göndermiştim çoktan. Onun en iyi seçimleri yapacağından şüphem yoktu ve birden fazla beğendiği şey olduğu için hangisi olursa olsun Carmen'in seveceğinden de emindim.

Günden güne büyüyen ve benimle zihnimden konuşan oğlumla vakit geçirmek çok güzeldi. Carmen fark etmeden arada ona kan içiriyordum çünkü geçen hafta Elena bana parmağını ısırdığını söylemişti. Bu da demek oluyordu ki bu minik adamın artık asıl besinine ihtiyacı vardı. Bunu ona değil de bana söylemiş olması da ayrı bir incelikti Elena'nın. Belki onun çok endişeli olduğunu anlamıştı. Ne de olsa anneydi ve yakında gideceğini düşündüğü için daha kötü hissedecek, yetemediğinden dem vurarak kendini kahredecekti.

Yanımda aniden beliren Carmen'in varlığıyla irkilmiştim, bu kadar sessiz olabilmesi beni şaşırtmıştı. Kendi kendime konuşup oğluma da kan vermediğim için şanslıydım şuan.

''Günaydın sevgilim.''

''Günaydın aşkım.'' diyerek Dean'i kucağına almış ve gülümseyerek sarılmıştı.

''Onu uyurken çok özlüyorum, bu normal mi sence?''

''Öyle olduğuna eminim. Nasılsın bu sabah? Farklı bir enerji alıyorum senden.''

''Neden bilmiyorum ama çok iyiyim. Galiba gördüğüm rüyadan dolayı bu halim.''

''Ne gördün, anlatmak ister misin?''

''Oğlum ve seninle birlikte uçsuz bucaksız bir çiftlikte yaşıyorduk. Evimizin önünde bir göl bile vardı. Dean büyümüştü ve senden daha yakışıklıydı. Gariptir ki, bir kız arkadaşı da vardı ama kim olduğunu anlayamadım. Aslında onu tanıyor gibiydim, bana birini hatırlatıyordu ama bir türlü çıkaramıyorum.''

''Gerçeğe dönüşmeyecek bir rüya değil bence, çok güzelmiş. Oğlumuzun benden yakışıklı olduğunu söylediğini duymadım sanma sakın, buna adım gibi eminim zaten. Babası kim sonuçta?''

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin