Bölüm 7

1.5K 79 218
                                    

Damon;

Sabaha kadar gözümü bile kırpmamıştım. Carmen'e gidip, defalarca kapıdan dönmüş sonunda da yere oturup öylece durmuştum. Sık aldığı nefeslerini, yavaş olmasına takıldığım kalp atışlarını dinlemiştim gün ağarana kadar.

Boğazım yanmaya başlamıştı yine, aşağı inip bir kan torbası aldım ve salona çıktım. Yorgun hissediyordum, kendimi bir çuval gibi koltuğa bıraktım ve gözlerimi kapattım biraz.

"Günaydın Damon."

"Günaydın."

Elena'nın sıcak sesiyle araladım gözlerimi. Ne ara gelmişlerdi bilmiyordum gerçekten, uyumadığıma emindim.

"Hiç uyumadın mı sen?"

"O kadar belli oluyor mu?"

"Ne oldu?"

"Hiç. Aynı şeyler işte..."

Aynı ben işte. Ona söylemek istediğim ne çok şey vardı aslında. Ne diyeceğimi toparlayamıyordum bir türlü. Ne dersem diyeyim, hep batırıyordum ya zaten. Buna daha ne kadar katlanırdı bilmiyordum açıkçası, belki de çok üstüne gitmemeliydim.

Düşüncelerimin bölünmesine bir anda arkamdaki hareketlenme sebep olmuştu. Carmen, elini kolunu sallaya sallaya kapıya ilerliyordu. Ulaşamadan kestim önünü. Nasıl cesaret edebilmişti buna yine?

"Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"

"Neyden?"

"Nereye gidiyorsun?"

"Arabama."

"Ben de yedim."

"İster ye, ister yeme. Çekil önümden."

"Aklından bile geçirme. Kaçamazsın Carmen."

Gözlerimin içine bakan koyu kahvelerinde tükenmişlik vardı resmen. Yorgunluğu ve bitkinliği yüzünden okunuyordu. Bu hâli iyiden iyiye aklıma takılmaya başlamıştı.

"Öyle bir fikrim yok artık."

"O zaman ne bu halimiz?"

"Bebeğim, biliyorum bu bornozla oldukça seksiyim ama artık giyinmeliyim. Çünkü üşümeye başladım."

"Ah, şu mesele."

"Evet, o mesele. Şimdi çekil de arabadan kıyafetlerimi alayım."

"Ben getiririm."

"Beni burada hapis tutmayı falan mı düşünüyorsun?"

"Gerekirse zindanımız bile var."

Omuzlarını düşürüp arkasını dönerek salona girdi, ben de bagajdan valizini alıp geldim hemen. Geldiğimi görünce ayağa kalkıp, hiçbir şey söylemeden merdivenlere yöneldi. Henüz birkaç basamak çıkmıştı ki, sendeleyerek trabzana tutundu. Bavulu atıp sonik hızımla yanına gittim ve kolumu beline sardım.

"İyi misin? Ne oldu?"

"Yok bir şey. Sadece başım döndü, o kadar."

"Emin misin?"

"Evet, ama biraz daha sıkarsan bayılabilirim."

Hemen ellerimi çekmiştim belinden. Sanırım farkında olmadan biraz sıkıştırmıştım onu, daha dikkatli olmalıydım.

"Ah, elbette. Çok üzgünüm. Seni odaya taşıyabilirim, istersen yani."

"Gerek yok Damon, her düştüğümde sen kaldırmadın bugüne kadar. Başımın çaresine bakabilirim."

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin