Bölüm 52

138 12 34
                                    

Carmen;

David Damon'ın boynunu bir hamlede kırıp onu merdivenlerden attığında anlık şokla yerimde donakalmıştım.

''Tanrım! Ne yapıyorsun David?'' diye çıkışınca şaşkınlıkla kilitlenmişti olduğu yerde.

''Carmen? Hayattasın, şükürler olsun!''

Kolları nefessiz kalana kadar bana dolanırken neden bunu yaptığını sorgulamaya koyulmuştum ben de.

''Hiç bana öyle bakma, senin için karşısına dikildim ve benim boynumu kırıp mahzene kapattı. Nasıl yaptı bilmiyorum ama yaptı işte. Güç bela az önce çıkabildim, öylece bırakamazdım. Neler oldu?''

Aşağı inip Damon'ı kucaklayarak yatağa taşımıştım, çok sürmezdi uyanması ama üzülmştüm de. Ağabeyimle kavgaya tutuşacağını hiç düşünmemiştim. Stefan'ın bedenini kapıda gördüğüm an öfkeli bakışlarını da seçebilmiştim. Hızla yanıma gelerek, benimle ağabeyini kontrol ediyordu.

''Neler oluyor burada? Damon'a ne oldu böyle?''

''Hiç, sadece biraz hesaplaştık.''

''Senin boynunu kırıp içeri tıkan bendim, yapmasaydım birbirinize ciddi zararlar verebilirdiniz. Keşke önce sormayı deneseydin David. Seni kurtardığım için teşekkür edeceğin yerde bir de intikam düşünüyorsun.''

''Yeter, beyler! Birkaç saat ortadan kayboluyorum olanlara bak, ikiniz de odanıza gidin. Bu işi sonra konuşacağız.''

Her ikisi de şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu, bir kez daha sesimi yükselttiğimde sıçrayarak kendilerine gelmişlerdi. Özür dileyip odayı terk ettiklerinde rahat bir nefes almıştım, çocuktan beterlerdi gerçekten. Çocuk deyince de Dean aklıma gelmişti, sesi soluğu çıkmıyordu kaç saattir. Ara kapıyı açıp hemen beşiğinin başına gittim, mışıl mışıl uyuyordu hala. O kadar efordan sonra kesinlikle yorgun düşmüş olmalıydı.

Ya kötü bir şey olduysa?

Aklıma binbir türlü seçenek geliyordu, sonuçta o da benim yanımdaydı. Ben her neredeysem işte, onu da bilmiyordum ya... Korkuyla kucağıma alıp hayati fonksiyonlarını kontrole başlamıştım. Nefes alıyor, kalbi atıyordu, kan dolaşımı ve nabzı da gayet normaldi. Öyle korkmuştum ki... Büyü gücümü kullanamayacak kadar yorgun olmam çok kötüydü. İnsanı sağlık durumu ile idare edecektim artık. Uyanmadan yatağına geri yatırmıştım birkaç küçük öpücükten sonra. Tam Damon'ın yanına dönüyordum ki, hissettiğim bir rüzgarla duraksamıştım.

O karşımdaydı... Klaus, baktığımda kehribara dönen gözleri ve insana her şeyi yaptırabilecek o sıcak gülüşüyle bana bakıyordu. Eski haline dönmüştü, capcanlı ve sanki daha seksiydi. Kurtlardan aldığım o özgün kokuyu artık ondan da alıyordum, başarmıştı.

''Merhaba taze melez, tavsiye almaya mı geldin?''

''Sen kıdemli olduğun için, öyle de denebilir aslında.''

Mutluluğu yüzüne yansımıştı ama biraz da utancı fark etmiştim o tatlı bakışlarında. Dean'e yaklaşıp elini belli belirsiz saçlarında dolaştırdıktan sonra yumruk yaptığı minik eline bir öpücük bırakmıştı. Ona karşı böyle sevgi dolu oluşu beni şaşırtıyordu.

''Durumu iyi, merak etme. Çok güzel bir rüya görüyor şuan, her şey yolunda. Sadece biraz yorgun. Birini ölümden döndürmek kolay değildir, büyük bir enerji sarfetti.''

''Evet biliyorum, her anını hissettim. Ruhumu bedenimde tutan tek şey oydu, ölüyordum. Bana yapılanları uzaktan izledim, Araf'ta değildim ama garip bir durumdu, çok net hatırlıyorum. Bu nasıl oluyor?''

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin