Bölüm 31

340 28 102
                                    

Carmen;

Sesimi olabildiğince alçak tutup, Damon’ın elini var gücümle sıktım. Vampir olmasa belki de çoktan kırmıştım ama onda kıpırdama bile yoktu. Elena hala insandı ve hastanede de insanlar vardı. O da dahil kimseyi korkutmak istemiyordum açıkçası ama hiç kolay değildi.
Gözlerim yanmaya başlamıştı, tüm bedenimde gezen kan sanki sadece bir yere toplanmıştı. Gözlerimi kapatıp yapmak istediğim şeye odaklandım, sormam gerekiyordu.

"Neden böyle oluyor Klaus? Buna ne kadar devam edebilirim bilmiyorum."

<Sana yaptığım büyü, hamilelik sürecini normal bir insanınki gibi stabil hale getirdi ama aynı zamanda vampirliğin verdiği hassasiyet de devam ediyor. Vampirlerin acı eşiği yüksektir, bu yüzden daha çok hissediyorsun. Keşke yapabileceğim bir şey olsaydı.>

"Sen yapacağını yaptın zaten, acımı bile paylaşıyorsun. Doğum yapmak nasılmış?"

<Hissettiğim senin yaşadığının belki üçte biridir. Yine de sarsılıyorum, ki ben kolay kolay yıkılmam.>

"İstersen büyüyü bozabilirdin artık, bunu biliyorsun."

<Biliyorum ama istemedim, bir çeşit kendimi cezalandırma yöntemim diyelim.>

"David için mi? O konu tartışmaya kapalı Klaus. Eğer doğal yollardan ölmüş olsaydı ve onu geri getirseydin sana minnettar olurdum ama sen sırf beni ikna edebilmek için onu acılar içinde öldürdüğünden dolayı yanımda oluşuna sevinemedim bile."

<Seni kırmayı hiç istemedim Carmen, çok üzgünüm.>

"O zaman, eğer Damon yanımda olsaydı ondan David' i dönüştürmesini kesinlikle isterdim. Ne olursa olsun, geri geldiği için mutluyum."

<Barıştık mı öyleyse?>

"Şimdilik evet, yeni bir vukuatın çıkarsa bozuşuruz."

Gülüşü zihnimde açılan bir çiçek gibiydi, ona kayıtsız kalamıyordum ve yakında öleceğimi düşünürsek de, zamanımı kimseye kızarak geçirmek istemediğime kanaat getirmiştim. Nedendir bilinmez onunla konuşmaya başladığım andan beri sancılarım yavaşlamıştı. Belki de damarlarımda gezen kanı buna sebep olmuştu. Yine de çok sürmeyeceğine emindim.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum ama sağ tarafıma saplanan keskin bir acıyla araladım gözlerimi. Artık yatmak istemediğime karar vermiştim o an. Damon’dan beni ayağa kaldırmasını isteyip elimi ona uzattım. Yavaşça yataktan indim ve odada tur atmaya başladım. Biraz iyi hissettirmişti ama bu kadar kişinin arasında dolaşmak ve bağırmamak için kendimi kasmak zorunda kalıyordum. Doktoru çağırıp koridora çıkmak ve bir süre yürümek istediğimi söyledim. İzin vermesi paha biçilemezdi benim için. NST aletini ve kanı çıkarıp sadece damar yolunu açık bıraktı tekrar takmak için. O bile canımı acıtmıyordu ki, normalde olsa çok korkardım.

Yanıma sadece bebeğimin babasını, yaslanabileceğim tek dağı alıp oradan ayrıldım. Doğum yapan kadınların yürümesi için yapıldığına emin olduğum koridor gerçekten uzundu. Sonunda da doğumhane yazan bir yer vardı. Er ya da geç gideceğim o odaydı. Bir sancı geleceğini NST olmadan da anlayabiliyordum artık, sahi kaç saat geçmişti geleli?

Ne önemi vardı ki?

Ellerimi duvara yaslayıp tüm gücümle ittim, bir şekilde destek almam gerekiyordu. Başımı elime dayayıp biraz bacaklarımı açarak çömelir gibi yaptım. Bunu bir filmde görmüştüm, esneme hareketiydi ve yer çekiminin işini yapması için bir fırsattı. Damon’ın beni tutan güçlü kollarını hissettiğimde ona dönüp sıkıca sarıldım. Tek ağrı kesicim oydu.

DAVETSİZ MİSAFİR (DAMON SALVATORE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin