Diğer hikayelerimi profilimde bulabilirsiniz...
İyi okumalar.
Eva:
Bilgisayara bir kitap ismi daha girdim. Kitabı kibarca diğer yığınların arasına yerleştirdim. Birkaç yüz kitaptan sonra eminim ki kitapları fırlatmaya başlayacaktım.
''Bu kişisel bir ceza. Ve... Saçma.'' Hira ellerini masaya yaslamış, çenesini ellerinin üzerinde sabitlemiş beni izliyordu.
''Konuşana kadar bana yardım edebilirsin.'' Diye homurdandım. Kolinin içinden kitapları çıkaran Melisa durup Hira'ya baktı.
''Örneğin ben gibi.'' Derken imalı sesi boş odada yankılandı.
''Bay Leo'nun üçüzlerine bakacağım. Enerjimi bitiremem, birer küçük terminatörler.'' Hira titreyerek hızla doğruldu. O üçüzler yüzünden çocuklardan nefret etmişti. Hira pedagog olarak yoluna devam etmek istiyordu. ''Yine belirtiyorum Mr. Brown verdiği ceza kişisel sen ise kamusal suç işledin.''
''Hayır işlemedi...'' duyduğumuz sesle üçümüzde kapıya doğru döndük. Açık kapıda dikelen David takım elbiselerini özenle giymiş bize bakıyordu. ''Mr. Brown suçu disipline intikal ettirmedi. O yüzden suç bireysel olarak kaldı. Benim kardeşim şuan cezasını çekiyor.''
''David...'' Melisa elindeki kitapları bırakarak abime baktı. Bu kız herkese karşı böyleydi. Erkek kardeşimi görünce de böyleydi, dayımı gördüğünde de, yakışıklı bir doktor, mühendis, kasiyer, yoldan yürüyen sıradan yakışıklı biri olması yeterliydi. Bu dakika işiydi. Ardından, tekrar normale dönerdi.
''Selamun aleyküm kızlar.'' Abim içeri girdi. Kızlar selamını alırken bende mırıldanarak aldım. Bir süre sessizlik oldu.
''Neyse, evde görüşürüz. Sen gelmeden önce yemek hazırlayalım.'' Hira çantasını omzuna takıp diğer boştaki eliyle Melisa'yı tutup çekiştirdi. Gözden kayboldular. Ben tek kelime etmeden bilgisayar ekranına baktım. Sandalye ayaklarının yerde çıkardığı sesi dinledim. Sonra bir bedenin üstüne oturduğunda çıkardığı sesi...
''Sanırım davalardan sıkıldın.'' Dedim. İlk konuşan ben oldum.
''Hayır, daha mesleğe başlayalı dört yıl oldu.'' Derken sesinde bile gurur vardı. Adaletsizlik içinde adalet arayan bir aptaldı. Bu dünyada adalet olsaydı elimde tuttuğum bu nadide kitaplar kişisel bir kütüphane rafı için hazırlanmaz halka açık bir kütüphane rafı için hazırlanıyor olurdu. Dünya üzerinde bilgi bile adaletsiz dağılmıştı.
''O zaman burada ne işin var?'' Beklediği soruyu sorduğumda arkasına yaslandı. Bunu sandalyenin gıcırdamasından anladım. 1.93 boyunda devasa biri oturmuştu. Sandalye sıradan bir tahta sandalyeydi, isyan ediyordu.
''Bay Leo benimle görüşmek istedi.'' Durdu. Soru sormamı ve onun daha da gururla anlatmasını sağlamamı istiyordu.
''Eee?'' dedim. Biraz egosunu okşamanın sakıncası olmazdı.
''Biliyorsun zaten başarılı bir öğrenciydim, kazandığım davalar, teklif edilen ve kabul ettiğim davalar mükemmeldi. Akademik alanda da tanınıyorum, birkaç kez büyük üniversitelerin teklifi ile konferansta verdim...''
''Sonuç?'' uzun anlatırken sıkıldım. Elimdeki kitabı masanın üzerine bırakıp abime döndüm. Sırıtarak bana bakıyordu.
''Neden 38 haftalık iki dönemi kapsayacak şekilde ders vermediğimi sordu!'' ağzım yavaşça açılırken bende sırıtıyordum.
''Yani... Şimdi... Abi...'' sevinçle ayağa fırlayıp abime sarıldığımda sandalyeden düşüyordu. Onunla birlikte bende yere savrulacaktım. O buna hazırlıklıymış gibi hızla topladı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Gelecek Umuttur
Romance29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Birbirini tanımamaları da.... Habersiz oldukları yaşamları yıllar önce bir kez birleşmişti. Sırada gelecekteki y...