Eva;
David'e tek kelime etmeden eve gelmiştim. David de yanımdaydı. Ondan kurtulamamam gibi bir sorunum vardı. Yol boyunca söylenip durmuştu. Eve girdiğimizde durumumuzu gören kızlar tek kelime etmeden odalarına çekildiler. Henri bey özel davet üzerine evime gelmişti. David tek başına başımın etini yeterince yiyemeyecekti. İkisi karşımda otururken onlara bakıyordum. Bu durum sinirimi bozmaya başlamıştı. David ve Henri durmadan söyleniyordu.
''Yeter.'' diye bağırdığımda ikisi dehşete düşmüş şekilde bana baktı. ''Siz ikiniz götünüzü büyütürken ben böyle büyütüldüm. Şimdi ya bu dırdırı kesersiniz yada ben kesmesini bilirim.'' cümlemden sonra ikisi de sustu. Yavaşça sırıttım. Daha başörtümü dahi çıkarmamıştım. Yavaşça başımı açtığımda başımın rahatlamasıyla boynumu sağa sola çevirdim. Elimdeki başörtü topağını Henri'ye fırlattım. ''Ablana küsüyor musun?''
''Hayır...'' fısıldadığında gülümsedim. David'e baktım.
''Sen avukatsın. Bana masummuş gibi davranma. En iyi suçlu kanunu en iyi bilendir. O yüzden sen kendi suçlarınla ilgilen ben kendi... Hem duyduğuma göre harika bir avukatmışsın.'' bu duyduğuma göre mükemmel suçluymuşsun demekti. Bana gözlerini ayırmadan bakıyordu. Ona sadece hafifçe gülümseyerek karşılık verdim. Uzun bir sessizlik oldu. Tokamı çıkarıp kızıl saçlarımı sağa sola salladım. Uzamaya başlamışlardı ve ben uzun değil kısa saç severdim. omuzun üzerinde küt kesilmiş saç en iyi saç...
''Müsait mi?'' duyduğum tanıdık sesle kafamı çevirdiğimde iki arkadaşım kapıda dikelmiş bize bakıyordu. Hira başörtüsünü düzeltti. ''Merhaba.''
''Gelin, gelin.'' elimle içeri girmeleri için işaret yaptım. İkisi de yavaşça içeri girdi.
''Nasılsın Melisa?'' Henri'nin ani sorusuyla hızla ona döndüm. Ne saçmalıyordu bu? Sorun hal hatır sorması değildi. Hira vardı yanında ve hiç konuşmayan geride kalan Melisa'ya selam veriyordu. Melisa'ya döndüğümde o soğuk ve istemsiz tavrını takınmıştı. Bu duruşu biliyordum. Bu surat ifadesini de biliyordum. Melisa bu durumdan rahatsızdı. Derin bir nefes aldım.
''İyiyim.'' dediğinde bacağımı diğer bacağımın üzerinden indirdim.
''Kahve yapıyorum. Sert bir kahveye ihtiyacımız var.'' oturduğum yerden ayağa kalktım. ''Bana yardım edin filtre kahve makinesi bazen takılıyor.'' derken iki arkadaşımın koluna girdim. Mutfağa ilerlerken tek kelime etmedim ve arkamda bıraktığım iki kardeşime tek kelime konuşma fırsatı bırakmadım.Burada dönenleri anlayamamıştım. Adam ile uğraşmaktan arkadaşlarımı ve ailemi boşlamıştım. Mutfağa girdiğimizde elimi belime koydum. ''Bende bilgilenebilir miyim?'' sorumla Melisa bunu bekliyormuş gibi omuzlarını düşürdü. Her akşam olduğu gibi hazır olan filtre kahveye yöneldi. Bardağın yarısını kahve diğer yarısını süt ile doldurdu. O sandalyeye otururken Hira bize kahve doldurmak için makinenin başına ilerledi. Bende Melisa'nın karşısına oturdum. Mutfaktaki masa çok büyük olmadığı için elimi uzatsam temas kurabileceğim bir mesafedeydim.
''Eva, günlerdir seni müsait bulmaya çalışıyordum...'' durdu. Ben ise tek kelime etmedim. O bu sessizliğin arasında kahvesinden bir yudum aldı. Kahvesinden güç alıyor gibiydi. ''Konu Henri, bunu anlayacak kadar zekisin...'' Oturduğu yerden geriye döndü omzunun üzerinden kemerli mutfak girişine baktı. Kimsenin olmadığını görünce önüne döndü. ''Eva, ben Henri'nin bana yaklaşımından memnun değilim.'' derken durdu ve bu duruş bu sefer benim tepkimi ölçmek içindi.
''Yaklaşım şekli nasıl ki?'' sorumla derin bir nefes aldı. Hira hazırladığı kahveyi önüme bırakırken bir süre daha sessizlik oldu. Benim dikkatim Melisa'nın omzunun üzerinden kapının tam karşısındaki duvara yansıyan gölgeye takıldı. Henri. O benim kardeşimdi. Ben gölgesinden dahi tanırdım. Hızla bakışlarımı kaçırdım. Hira'nın kahveleri hazırlayıp gelmesi bakışlarımı kimse yakalamamıştı. ''Bana söyleyeceklerine başlamadan önce şunu söylemek istiyorum. Bu meseleyi Henri ile konuşsan? Bakıldığında ikinizde yetişkinsiniz. İletişiminizde araya girmem ne kadar doğru olabilir.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Gelecek Umuttur
Romance29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Birbirini tanımamaları da.... Habersiz oldukları yaşamları yıllar önce bir kez birleşmişti. Sırada gelecekteki y...