46. Bölüm

5.9K 454 154
                                    

Athan;

Stephan gözlerinin altı şiş, gözleri uykusuzluktan kıpkırmızı suratıma bakıyordu. Siniri her halinden belli oluyordu. Kahvemi ona uzattım.

''İç iyi gelir.'' dedim. O karton bardağı alıp yeşil alana fırlattı. Fırlatırken gözlerini benden ayırmıyordu. 

''New York'tan buraya gelmem için yalan söylemen dışında iyiyim. Tabi, benim oradan gelmem jet lag  olmama, işlerimin yarıda kalmasına sebep oldu...'' ayağa kalkıp burnuma kadar eğildi. ''Fikrimi değiştirdim. Kötüyüm!'' bağırması yankılandığında hafifçe gülümsedim. Onun çekilmesini bekledim. O geri çekilip sandalyesine yapışırken üzerindeki monta sarıldı. New York'ta şuan kış olmalıydı. O jet lag olduğu için üşüyor muydu? Telefonda yaptığımız konuşma aklıma gelince sırıtmama engel olamadım. 

-2 gün önce-

Hastanede işim bittiğinde telefon numarasını bulduğum zamandan 9 saat geçmişti üzerinden. Soyunma odasında üzerimi değiştirirken son kişide odadan çıkınca hızla tişörtümü giyinip ortadaki banka oturdum. Telefonuma kaydettiğim telefonu çevirdim. İkinci çalışında telefon açıldı. İngiliz aksanıyla Stephan telefonun diğer ucundaydı.

''Alo.'' diyip durdu. Asla konuşmadı. Birkaç saniye afalladım. Öksürüp konuşmaya başladım.

''Stephan, ben Athan.'' dediğimde sanırım susma sırası karşıdaydı. Telefon numarasının kullanıldığını düşünmemiştim, kullanılıyorsa Stephan'ın hala kullandığını ummuyordum. Anlaşılan karşı tarafta beni beklemiyordu. ''Bu telefon numarasını nereden buldun?'' sesi soğuktu. Tek bir duygu belirtisi yoktu.

''Rosalinda'dan...'' cümlemi tamamlamadan konuşmaya başladı.

''Rosalinda beni mi çağırıyor? Bir sorun mu var.'' dedi. O an yalan söylemem gerektiğini anladım. Hazırladığım konuşma kafamdan uçtu gitti. Bu tepki benim duygusal konuşmamın yanında daha etkili olacaktı. Derin bir nefes aldım. Yalan söylemekten nefret ediyordum.

''Evet, şuan ameliyat öncesi testlerini yaptırttığı için benim aramamı istedi.'' derken nefes alamadım. Anlarsa yalan söylediğimi. Birkaç saniye sessizlik oldu. Sanırım doğru mu söyledim diye düşünüyordu. Numara gizli bir numaraydı belliydi. O yüzden yalan söylediğimi anlamamalıydı. Numarayı nereden bulmuş olabilirdim... Allah'ım lütfen anlamasın yalan söylediğimi... Lütfen. İçimden dua ederken Stephan konuştu.

''İlk uçakla geliyorum.'' dedi. Telefonu başka kelime söylemeden kapattı. İngilizler yalandan da olsa kibar olurdu. Bu kesin yarı İngilizdi.

-Günümüz-

Biraz önce Rosalinda'nın onu istemediğini söylediğimde önce geç kaldığı için Rosalinda'nıns sinirlendiğini düşündü. Olayı açıklamam gerekti. Jet lag olduğu için sarhoş gibi dolanıyordu. Şimdi ise sinirden çıldırıyordu. 

''İnanamıyorum! Böyle bir numaraya inandığıma inanamıyorum.'' kendi kendine söylenme evresine geçti. ''Telefon numarasını nasıl buldu acaba?'' sesli düşünme evresine de geçmişti. Benim Stephan ile düzgün bir iletişim kuramayacağım belliydi. Olduğum yerden kalktım. 

''Gel, eve gidelim biraz dinlen.'' yanına gidip ayağa kalkması için yardım ettim. 

''Senin evine niye gidiyormuşum? Sapık mısın? Bırak.'' kolumdan kurtulmak istedi. Beceremedi. Onu bırakırsam bir daha bulamazdım. Kendine geldiğinde kaçardı. Karabatak gibi bir insandı. 

''İyi değilsin, kötü insanlar eşyalarını çalmasın.'' Onu otoparka götürürken diğer elimde valizi vardı. Arabama bindirip emniyet kemerini taktım. Valizi bagaja koyup sürücü koltuğuna oturdum. Gidip Stephan'ı uyutmam lazımdı.

Eva; Gelecek UmutturHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin