İyi okumalar...
Eva;
Şaşkınlık ve şokla koridoru geçip kadınlar tuvaletine girdim. Başörtümü çıkardım. İç örtümü çıkardım ve suyu açıp yüzümü, saçımı ensemi yıkadım. Adam'ın... Onun sıradan bir insanmışım gibi benimle ilgilenme olasılığı yoktu. İslam arayışı gerçek olsaydı. Mr. Brown'un odasına dalmamız, dalmam. Kendi hedeflerimle dalga geçiyordum. Bunu nasıl başaracağımı bilmiyordum. Saçımı açtım ve yeniden topladım. Acaba kaç insan kızıl olduğumu düşünüyor diye aklımdan geçirdim. Nadir saç rengi nadir bir düşünce. İç başörtümü yaparken tuvalet kabinlerinden birisinin kapısı açıldı. Kız bana bakmadan elini yıkadı. Çekip gitti. Belki de o kadar düşünelecek, merak edilecek durum yoktu ortada. Başörtümü yapıp ellerimi yıkadım. Tuvaletten çıktığımda karşı duvarda Adam'ı görünce durdum.
''Girseydin, yabancı mekan değil.'' dedim. İlerlemeye başladım. Onun yanıma gelmesi birkaç saniye aldı.
''En son girdiğimin hatırası suratım. Hatıraya saygısızlık yapmak istemem.'' derken eğleniyor gibiydi. O kadar dayağı ben yemişim, o seyirci olmuş. Şuan ki tavrı buydu. durup ona döndüm.
''Hiç psikolojik destek almayı düşündün mü?''
''Aldım. Sürekli din değiştirince babam sorunlu olduğumu düşündü. Yedi hafta kadar rehabilitasyon merkezinde kaldım. Bana sunacağın her öneriyi yaptım.''
''Kafadan çatlaksın?'' dediğimde tek kaşını kaldırdı. ''Ne?''
''Hayır, sadece orada vakit geçirmeyi sevdim. Özel ve pahalı bir rehabilitasyon merkeziydi. Sayımız azdı. Dışarıda babamı dinlemektense içeride keyifli vakit geçirdim.''
''Yani kafadan çatlaksın.'' dedim ilerlemeye başladım. Yine yanımda bitti.
''Bana bakış açının bu olduğunu düşünmeye başladım.'' dediğinde duymamazlıktan geldim. ''Biraz önce sorduğum soru var ya?''
''Özür dileyeceksen...''
''Özür dilenecek bir şey yok ortada!'' dediğinde tekrar durup ona döndüm. Şaşkınlığım karşısında sırıttı. ''Dedenin soyadı Greenwood değil mi?'' istemsizce onayladım. ''Yalan bir şey söylemedim. Deden küçük bir telefon görüşmesiyle ömür boyu Mr. Brown'un ağzını kapayamaz mı?'' tekrar onayladım. ''Bu da yalan değil. Sadece sen başka şekilde kazanmayı seçmişsin. Ben bunu bilmediğim için özür dilemicem.''
''Küstahsın.''
''Yeni bir durum değil.'' Kolumdan tutup beni kenara çekti. Kolumu kurtarmak için hamle yapamadan kolumu bıraktı. Ağzımı açtığımda tek kelime edemeden sustum. Başkaları geçiyordu koridordan ve onlar gidene kadar ikimizde konuşmadık. Gözden kaybolduklarında ilk Adam konuştu. ''Elimizdeki kozu kullanırsan, Mr. Brown'u alt ederiz.''
Ne dediğini anlamak için durdum. Gözlerindeki kararlılıktan daha derin bir şey vardı. ELinde tuttuğu kitabı elime bıraktı. Sıradan bir anatomi kitabıydı ama...
''Kitabı kullanalım diyorsun.'' mırıltımın arasında elime bıraktığı kitaba baktım. Bu suç olmaz mıydı? Asıl onun yaptığı suçtu! Beni zorlayan oydu. Benim yaptığım terbiyesizlikti ama eğitim hayatımla oynamak daha büyük suçtu.
''Tarihi eser kaçakçılığına giriyor. Mr. Brown'un paçasını kurtaracak kadar nüfuslu olduğunu sanmıyorum. Bir itibarı var onuda kaybetmek istemez.''
''Nasıl yapacağız?'' Dediğimde güldü.
''Gel benimle.'' derken döndü ve geldiğimiz yolu geri gitmeye başladı. Kitabını da ben de bırakmıştı. Bir de kitap taşıyacaktım. Yine de onun peşinden öylece gittim. Şuan ona güvenmeliydim. Koridoru döndüğümde Adam Mr. Brown'un kapısının karşısındaki duvara yaslanmış oturuyordu. Yavaşça ve çekimser şekilde yanına ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Gelecek Umuttur
Romantizm29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Birbirini tanımamaları da.... Habersiz oldukları yaşamları yıllar önce bir kez birleşmişti. Sırada gelecekteki y...