İyi okumalar
Eva;
Tuşların üzerinde parmaklarım dolaşırken sadece notalara bakıyordum. Aslında sadece bakıyordum. Bomboş. Ezbere bildiğim notalarda parmaklarım kendiliğinden dolaşıyordu. Sağıma ve soluma oturan kişilere aldırış etmeden devam ettim. Piyanonun o harika sesi tüm salonu oradan salonun daracık alanını aşarak evin içinde dolaşıyordu. Dakikalarca bu devam etti. sonunda çalmayı bıraktığımda sağımdaki Melisa konuştu.
''Neye sevindin?'' dedi. Sorusuna cevap vermedim. Bu sefer solumdaki Hira konuştu.
''Canını sıkan kim?'' Hira'nın sorusuyla ona döndüm.
''Adam.'' demekle yetindim.
''Adam?'' iki arkadaşım aynı anda konuşunca önüme döndüm piyanoma baktım.
''Biraz geçmişten bahsettik... Bahsettim.'' diyerek sonradan düzelttim. Garip bir sessizlik oldu. En sonunda konuşan Melisa oldu.
''Geçmişinden konuşmayı sevmezsin.''
''Eski arkadaşlarını dahi anlatmazsın bize.'' diyerek Hira ona destek oldu. Kafamı kucağımı eydim.
''Anlatacak pek bir şey yok. Çünkü hiçbiri ile konuşmuyorum. Konuşmadığım insanları anlatmak sadece hatıralarımı işkence olarak kullanmak olur.'' dedim. Ağlamak istiyordum. Ağlayamıyordum. Ağlayabilseydim rahatlayacaktım. Beynim o rahatlamayı kendine armağan edecekti.
''Seninle konuşmamak? Peh dünyanın en saçma şeyi.'' Melisa kolunu omzuma doladı. ''Sanki bir düşesi kıskanmışlar gibi geldi.'' Melisa'nın dedikleriyle sırıtıp kafamı kaldırdım.
''Ben de kıskanıyorum arada yalan yok.'' Hira da kolunu omzuma attı. Daha çok sırıttım.
''Biraz daha iltifat alabilir miyim?'' derken sesim küçük bir kız çocuğu gibi çıkmıştı. İkisininde gülmesine neden oldu.
''Ego yığınısın.'' Hira'nın söylediğiyle dirseğimi karnına geçirdim. Onları bu kadar mutlu görmek iyi gelmişti. Kollarını itip yavaşça ayağa kalktım ve oturduğum pandufun üstünden geçerek boş alana çıktım. Hala oturan iki arkadaşıma baktım.
''Sizi buraya zorla mı getirdim?'' sorumla ikisi de anlamsızca kaldılar.
''Tabi ki hayır.'' Melisa dürüstçe atladı. Ama bu dürüstlükten daha fazlası lazımdı.
''Gerçekten doğruyu söyleyin. O zamanki halimizi hatırlayın. lütfen....'' diye ısrar ettiğimde ikiside birbirine baktı. Yine konuşan Melisa oldu.
''Evet, başta böyleydi. Yani Türkiye de de üniversiteye gidebilirdik neden bize fazla baskı yaptığını anlayamamıştık. Bu konuyu kendi aramızda da çok düşündük. Sen bir yıl ortadan kaybolup Filistin'e gittiğinde Eva, gelip bizi kurtarmanı istedik. Hayatımızda farklı bir ufuk açtın. Babam benimle gurur duyuyor. He evet saçlarımı görünce pek memnun olmuyor ama...'' dediğinde hepimiz güldük. Saçları gürdü ve korkusuzca şekiller verebiliyordu. Boyamaktanda çekinmiyordu. Güzel bir kızdı her renk ona yakışıyordu. Tabi sarı hariç.
''Ben... Eva burada olmak. Birkez dahi aklımdan geçmezdi şimdi? Eva doğruyu söylememizi mi istiyorsun?'' Hira ayağa kalktı ve yanıma gelip yanağımda öptü. ''Allah, seni hayatımıza soktuğu için şükrediyorum.'' derken sarıldım. Şuan onların hayatını değiştirmek...
''Tabi öyle diyecek, Khaled ile akşam yemeği yiyecek!'' Melisa'nın sözleriyle Hira'yı ittim.
''Ne?'' bana söylemediğine inanamıyordum. Sitemle Hira'ya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Gelecek Umuttur
Romance29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Birbirini tanımamaları da.... Habersiz oldukları yaşamları yıllar önce bir kez birleşmişti. Sırada gelecekteki y...