Athan;
Anahtarı elimde yavaşça çevirdim. Ponponlu anahtarlığı ile elimde komik duruyordu. Bunu yapmam lazımdı. Ashle uyanmadan o hastaneye gitmeliydim. Yumruğumu sıkıp anahtarı döndürmeyi bıraktım. Kafamı kaldırıp karşımdaki kapıya baktım. Bunu yapacak olan bendim. Başkası yoktu.
Anahtarı deliğe sokup çevirip kapıyı açtım. İçeri adımımı atmak için ayağımı uzattığımda havada kaldı adımım. Evin içi bembeyazdı. Ben buna ilk defa dikkat ediyordum. Hiç Ashle'nin arkasından eve bakmadığımı dikkat ettim. Ashle'ye bile dikkatli bakmazken bu fazlasıyla normaldi. Ayağımdaki botları çıkarıp elime aldım. İçeri girip kapıyı kapatınca evin temizliği şaşkına çevirdi.
Düzen! İnsanın suratına tokat gibi çarpıyordu. Sağ tarafımda duran ayakkabığı fark edince ayakkabılarımı bıraktım. Yavaşça sanki etrafı kirletecekmişim gibi korkakca ilerliyordum. Kapının karşısında oturma odası vardı. Sadece... Sadeydi. Televizyon yoktu. Kitaplık, sallanan sandalyesi, kilimi, battaniyesi bitkileri karşısında mükemmel Sydney manzarasının gözüktüğü penceresi vardı.
Sallanan sandalyesenin arkasında ellerimi cebime sokarak pencereden dışarıyı izledim. Başka şehirler de bu kadar mükemmel miydi? Yoksa sadece bu şehir mi böyleydi? Londra'nın yağmurlu havasını dahi sevmiştim. Her şehir özeldi ve ben bunu keşfedecektim.Derin bir nefes aldım. Bu kadar manzara yeterdi. Buraya Ashle'nin evini keşfetmeye gelmemiştim.
Oturma odasından çıktığımda küçük evinde üç kapı daha vardı. Hala adımlarımı ürkekçe atııyordum. Sol taraftaki kapıyı açtığımda banyo ile karşılaştım. Geri kapattım. Onun sağ çaprazındaki odaya ilerledim. Kapısı açıktı. Kafamı uzattığımda içeride ilk göze çarpan çizim masasıydı. Gerisi onun etrafında şekillenmişti. Duvarda kocaman bir mantar pano vardı. Yerde solucanlı beyaz bir hali, duvarda iki tane raf, güzel şekilde süslenmiş ışıklar duruyordu. Burada da kitaplık vardı. İçeri girip etrafa bakındım. Evcil hayvanı da mı yoktu? Yalnız hayat ona göreydi. Etrafıma bakarken soluma döndüğümde mantar panoyla burun buruna geldim. Bir adım geri çekilip panoyu incelemeye başladım. Birkaç fotoğrafı asılıydı. Bu fotoğraflarda bugün hastanede gördüğüm arkadaşları vardı. Arkadaş denirse... Kızı bırakıp gitmişlerdi.
Pano da notları asılıydı. Birkaç çizimi vardı. Tam ortada kocaman yazılmış bir not vardı.
'Cuma gününe çizimi bitir!'
Yazıyordu. Bu yazı bir mail çıktısıydı. Asıl olay mailin altındaki logoydu. İki yılanın birbirine dolanarak yukarı çıkması ve dünyayı boğuyor gibi sarmalamasıydı. Hemen altında küçük yazıyla Greenwood şirketleri yazıyordu.
Küçük yazıyı okumak için yakınlaşmıştım. Okuduktan sonra geri çekildim. Rosalinda... Eğer Ashle'nin kolu çok kötü olursa... Hayır! Kafamı hızla sağa sola salladım. Böyle bir şey olmayacaktı. O dünyanın en iyi inşaat sektöründen birinde çalışıyordu. Bu kadar başarılıysa inatçı bir kızdı ve o çubuğa yenilmezdi!
Hızla odadan çıktım. Koridorun en sonundaki kapalı kapıdan içeri girdim. Düşünmeden sırt çantamı çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Kafamı Ashle'nin işine burnumu sokmamaya ikna etmeye çalışıyordum. Dolabını açıp o düzenin içinden kıyafetlerini bulmak kolay olmuştu. Hepsini çantama yerleştirip odadan çıktım. Koşar adımlarla küçük koridoru bitirip ayakkabılarımı aldığım gibi evden dışarı attım kendimi. Bunu yapmayacaktım. Olmuyordu! Eğer her şey kötü giderse.
''Allah'ım lütfen, lütfen, ona bir şey olmasın.'' Mırıldanırken sokak kapısına yaslanmıştım. Kafamı geriye itip kapıya yasladım kafamı. Derin derin nefesler alıyordum. Ashle'nin bu kadar başarılı olduğunu görmek daha çok etkilemişti. Hızla kafamı kapıdan çekip botlarımı giymek için eğildim. Botlarımı giydiğimde asansör yerine merdivenleri kullandım. Beynimi oyalamak işe yarayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Gelecek Umuttur
Romance29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Birbirini tanımamaları da.... Habersiz oldukları yaşamları yıllar önce bir kez birleşmişti. Sırada gelecekteki y...