17. Bölüm

8.3K 629 30
                                    

İyi okumalar...

Eva:

''Hayır, hayır bak şimdi...'' Adam elindeki kitabı bana doğru uzatırken alarmım çaldı. Kitabı geri çekti. Elimdeki pizzayı bırakıp elimi sildim. Alarmı kapattım. Sabah namazı vakti gelmişti.

''Bugünlük bu kadar.'' Üzerimdeki kırıntıları kutunun üzerine silkeledim. Ayağa kalktım.

''Ama...'' Adam'ın hayal kırıklığı sesiyle ona baktım.

''Fazla bile kaldım. Anlattığım gibi ibadetlerimiz var. Bu günlük beş vakit olanı namaz.'' Telefon ve anahtarlığı aldım.

''Kuran-ı Kerim de ismi ne?''

''Salât'tır. Namaz Kuran-ı Kerim de bir çok ayette geçer. Bunlarda kullanışı farklıdır. Yine de tek bir kullanış amacı vardır. İnsanın içindeki imanını, dinini desteklediği için Salât denmiştir...'' Anahtar ve telefonu diğer elime geçirdim. ''Sana anlamını nasıl anlatayım? Üstüne bir ömür verilir. Ayrıca sözlük değilim.''

''Çabuk sinirleniyorsun, psikoloğa gitmeni öneririm.'' Adam'ın cümlesiyle tek kaşımı kaldırdım. Benimle dalga geçiyordu.

''Aslında sinirlenen değil, sinirlendiren insanları tedavi etmeyi tercih ederiz.'' Dediğimde Adam'ın suratındaki gülüş silindi. Bu sefer gülme sırası bendeydi. Ağzını açıp bir şey söyleyecekken kapı açıldı. Kafamı çevirip baktığımda yine Samuel'di. Bundan 12 kez açılan kapıdan yedisinde olduğu gibi yine Samuel'di.

''Şimdi nasılsın dostum?!'' İçeri neşeyle girerken bir adım geri çıktım.

''Ben gitsem iyi olacak.'' Dedim. Hızla Samuel'in yanından geçip kapıya ilerledim.

''Siktir git! Niye geliyorsun? İyiyim! Hemşireler ve sen bir rahat bırakmadınız.'' Adam'ın bağırışını duyuyordum. Bu yüzden bu kadar rahattım. Asla yalnız kalamamıştık.

''Kabullen o kız sana bakmaz. Yakışıklı dahi olsan...'' kapıyı kapatmadan önce Samuel'in Adam'a eğlenerek cümleleri duydum. Devamını duymadım. Aramıza kapı girmiştim. Gerçekten ona bakmaz mıydım? O ömrümü geçirmek isteyeceğim biri miydi? Bu düşünce ile odanın yanındaki duvara yaslandım. Bu kadar sorgulamayla Müslüman olsaydı... Ben onunla evlenmek ister miydim? Güzel bir ömür geçirmek...

Kendime sorduğum sorular topuklu ayakkabı sesiyle kesildi. Sesin sahibine bakmak için kafamı kaldırdım. Hastanede, bu saatte hasta insanların olduğu bir ortamda bu düşüncesizlik kime aitti. Koridorun ortasında bana doğru ilerleyen, siyah tenli, güzel, uzun, saçlarını örmüş, taytı ve bol montu ile bana ilerleyen güzel bir kadın vardı. Bizim yaşlarında olduğuna emindim. Çok güzeldi. Gitgide bana yaklaştı. Bana bakmıyordu. Tam yanıma geldiğinde yine bakmadı. Adam'ın odasına girdi. O girerken güzel kokusu ortamı kapladı. Ben önüme çevirirken elindeki hukuk kitabını gördüm. Bu kızda kimdi?

''Sanane Eva!'' diye kendime kızdım.

''Efendim?'' duyduğum sesle yerimden sıçradım. Kafamı sesin yönüne çevirdiğimde kız bana bakıyordu.

''Sadece kendi kendime konuşuyordum.'' Dedim. Kızın duyacağını hiç düşünmemiştim. Onu hedef alarakta söylememiştim. Beni süzüşünü izledim. Kümeste kendine rakip görmüş horoz gibi duruşunu dikleştirdi.

''Psikoloğa git.'' Dedikten sonra içeri girip kapıyı sertçe kapattı. Arkasından sinirle bakakaldım.

''Yeni psikolog şakası bu oluyor herhalde!'' diye bağırdım. Duysunlar diye ama duymadılar.

Eva; Gelecek UmutturHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin