29. Bölüm

8.3K 614 113
                                    

Eva;

Hocanın son cümlesini kaçırınca etrafıma bakındım. Hira ile ortak dersimizin bu olmaması kötüydü. Bu kadın asla söylediklerini tekrar etmezdi. Bununla övünürdü. Tek bir şansınız vardı öğrenmek için ve onu kaçırmamanız gerekirdi. Sinirlenmiştim. Yazdıklarımı kaybedip word dosyasını kapattım. Birinden not isterdim. Düşüncelerim içinden sıyrılmama amfinin kapısı sertçe açılması neden oldu. İçeri Becca girince şaşırdım. Ne işi vardı? Bu saygısızlık neydi?

''Bu ne saygısızlık?'' hocamızın sert çıkışı Becca'nın bakışlarını amfinin üzerinde dolaştırmasına engel olmadı. Benimle göz göze gelene kadar. Aradığını bulmuş gibiydi. Benim oturduğum orta kısma doğru gelmek için bir adım atmışken içeri koşarak Pier girdi. Onun kolundan tutup engellemeye çalıştı. Başarılı olamadı. Olduğum yerden kımıldamadım. Kızgın boğa gibi görünen Becca emin adımlarla yanıma kadar geldi. Sertçe laptopumun kapağını kapattı. 

''Adam! Adam! Adam!'' diye üç kez bağırınca tek kaşımı kaldırdım. ''Bu masum kızın sevgilisinin ismini duydunuz. Yeni Kraliçe Elizabeth olmaya karar vermiş küçük İngiliz Eva'mız fikrini değiştirmiş. Bu değiştirmek sevgilisi olan erkeklere yürümek şeklinde olmuş.'' diye kocaman amfide tüm sesiyle bağırdı. Ben daha önce bu kadar utandığımı hatırlamıyordum. İnancıma laf yemiştim, katil olarak isimlendirilmiştim, silah taciri duygu sömürüsü yapıyor dahi denmişti ve daha ağır bir sürü sıfat söylenmişti ama bu... Aklımdan geçmeyen ağır ithaflar. Bunları yapmış olsaydım bu kadar ağır gelmezdi. Adam'la ben... ''Ne oldu gerçeklerin insanlar tarafından öğrenilmesi sessizleştirdi seni.'' Becca'nın suratındaki o zafer kazanmış ifade sinirimi bozuyordu. Hafifçe sırıttım.

''Adam'ın seninle sevgili olduğundan haberi var mı? Çünkü seni tanıdığını dahi anlayamamıştım.'' derken daha çok sırıttım. Bunları söylerken bağırmıştım. Kendisi seçmişti. Amfide fısıldaşmalar başladı. Becca'nın yüzü makyajının altından sinirden kızardığını gizleyemedi. Becca laptopumu tutup fırlattı. Ölüm sessizliği o an  başladı. Becca'nın girişine ses çıkaran hocam şuan olaya müdahale etme gereksinimi duydu. O da kendini olayın içinden sıyırarak.

''Ders bitti!'' dedikten sonra seri kanlı adımlarla derslikten çıktı. Kimse yerinden kımıldamadı. Nefesler tutulmuş herkes tepkime bakıyordu. Tek kelime etmeden ayağa kalktım. Çantamı ve kitabımı alıp Becca'nın omzuna sertçe vurarak, kırılan laptobumu bırakarak amfi merdivenlerini inip derslikten çıktım. Ben bunlarla uğraşmak zorunda mıydım? Sinirden gözlerim dolmuştu.

Ben burada bilim insanı olmak için çabalarken hiç bağımın olmayan insanlar benim üzerimden entirikalar çeviriyordu. Kitabımı daha çok göğsüme bastırdım. 

''Eva!'' arkamdan gelen sesle durdum. Teselli etme çabaları başlayacaktı. Koşarak önüme geçen Pier'e baktım. ''Becca...''

''İlgilenmiyorum. Kimsenin özel hayatının kaprisini çekemem. İzin verirseniz ders çalışmam lazım.'' Pier'in tek kelime etmesine izin vermeden yanından yavaşça geçtim. Sonra adımlarımı hızlandırdım. İnek olarak adlandırılacak bir öğrenci değildim. Asla vasat altı da değildim. Her şeyi kararında yaşayan kişiydim. Zihnimi derslerime veremezsem vasat altı olacaktım. Kütüphaneye gitmek için fakülteden çıktım.

-

Gece yarısı olduğunu belirten korkunç saatin sesi kütüphanede yankılandı. Kitabımdan kafamı kaldırdığımda yanıma yığılı olan kitaplardan biri düştü. Kütüphaneye böyle bir saat neden konulurdu? Herkes kafasını kaldırıp etrafına bakındı. Ağzına kadar dolu olan kütüphanenin boş taraflarından nadir yerlerden biriydi burası. Işık diğer ortamlara göre loş olduğu için uykuları geliyor diye bu taraf tercih edilmiyordu. Benimle beraber dört kişi vardı. İkisi saatin sesiyle başlarını kaldırıp etraflarına bakınınca yaşadıklarını anımsamış gibilerdi. Sessizce birbirlerine bir şey söyleyip kalktılar, kitaplarını toplamadan uzaklaştılar. Kafein bulmaya gittiklerine emindim. Şimdi karşımda oturan kişiyle kalmıştım. Ona döndüğümde dondum.

Eva; Gelecek UmutturHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin