35. Bölüm

7.3K 551 67
                                    

Eva;

EVA;

Yavaşça kapıyı tıkladım. İçeriden gel sesi gelene kadar bekledim. Mr. Brown, bilgisayarının başındaydı içeri girdiğimde.

"Hocam? "sesimi duyduğunda sanki bunu bekliyormuş gibi hızla bana döndü. Neden beni bu kadar bekliyordu ki? Odanın içerisinde bakışlarımı gezdirdim. Başka biri daha mı vardı? Genelde Mr. Brown meşgul gibi davranırdı. İşiniz bittiğinde yanında durmamanız için bilinç altınızı önceden hazırlardı. Psikiyatr olarak fazlasıyla iyiydi. Psikologlara ders verebilirdi ama bir psikiyatrdı. Bunu bize hissettirmek için bunu her zaman kullanırdı. İnsan beynini anatomik olarak çok iyi bilirdi. Bize bunları psikologların ne kadar bilmesi gerekirse o kadarını öğretiyordu. Asla kendi bilgisini yüzde yüz aktarmazdı. Tabi, benim konumumda değilseniz. Hafifçe sırıttım. Kapıyı kapatıp içeriye doğru yürüdüm. Ben onun varisi olarak yetiştirdiği kişiydim. Birkaç sırrını daha fazla bilirdim. Oturduğu yerden kalktı. Elini uzatıp hafifçe oturmam için işaret yaptı. Olduğum yerde şok olmuş şekilde kaldım. Tekrar bakışlarımı odanın içinde dolaştırdım dedem mi gelmişti? Ben kimsenin özel hayatıma karışmaması için uyarmıştım.

''Kimse yok.'' Mr. Brown telaşımı anlamış gibiydi. ''Rolleri değişiyoruz.'' Derken sandalyesini oturmam için çekip bıraktı kendisi hastalarının oturduğu koltuğa geçti.

''Bunu baştan söylemeliydiniz.'' Dedim. Mr. Brown sırrı;

Sır 1: Diğer koltuğa oturmayı bil.

Hiç düşünmeden gidip sandalyesine oturdum. Boş bir kağıt aldım önüme. Kalemin kapağını açıp tam karşımda oturan hastama baktım.

''Hasta mısınız, danışan mısınız?'' sorumla ellerini birleştirdi. Diğer bir sır;

Sır 2: Herkes danışanın değildir. Ruh hasta olur, bedenin iyileşme süreci gibi iyileşme süreci vardır. Sağlıklı bir beden gibi hasta olmadan önlemini almaya gelen ruhlar senin danışanındır ve iyileşenler.

''Teşhis için buradayım, bugün ben bir Müslümanım sen ise aklımdaki sorulara cevap bulacak kişisin.'' Diğer sır.

Sır 3: Empati.

Bunlar sıradan kurallar gibi gelebilirdi. Bunu unutan meslektaşımızın sayısı çok fazlaydı. Mr. Brown'u zirveye çıkaran bu basit altın kurallardı.

''Pekala, Mr. Brown. Öncelikle ben Eva, sadece Eva. Sizi tanımak isteyen bir arkadaşınız olarak beni tanıyabilirsiniz.'' Dediğimde Mr. Brown tüm dikkatiyle bana bakıyordu.

''Ben kadınlarla arkadaş olmam.'' Cümlesiyle tek kaşımı kaldırdım. Nasıl bir Müslüman empatisi kazanmaya çalışıyordu. Hiç bozmadım. Hafifçe gülümsedim.

''Doktorunuz olarak burada olduğumu düşünün, kendinizi nasıl rahat hissedeceksiniz.''

''Bu daha iyi, ben burada olmamın sebebi hangi cinsiyetten hoşlandığımı bilmiyorum.'' Dediğinde beni ölçen bakışlarından ayırmadım. Mimiklerimi bozmadım. Bir süre sessiz kaldı. Ben konuşmayınca devam etti. ''Kendimi kadınlardan uzak tutuyorum ama erkeklere karşı arkadaşça davranıştan başka bir yaklaşımım olmuyor, son zamanlarda güzel bir kızla konuşuyorum. Onunla da emin değilim. Sex yapmıyoruz, mesafemi koruyorum. Dikkat ediyorum...'' Elimi kaldırıp durdurdum.

''Cidden böyle empati yapmak mı? Bu hangi din veya hangi insan kişiliği?'' derken arkama yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Bu kadar saçma soruları neden soruyordu? Amacı neydi. Sex yapmıyorsa bunun sebebi belliydi, mesafeliyse bunun da sebebi vardı. İstemiyorsa birinin bununda sebebi vardı. Mr. Brown gözlüğünü burnunun üstüne ittirip tam gözlerimin içine baktı.

Eva; Gelecek UmutturHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin