32. Bölüm

8.8K 563 41
                                    

Athan;


Koridorda geçen herkese sırıtıyordum. Dikkat çekmemeye çalışmak böyle olmadığına emindim. Bazı kızlar yanımdan geçerken kıkırdıyordu. Bazı professörler ters ters bakıyordu. Şaşıranlar oluyordu. Saçma bir gülümsememin içinde telefonum çaldı.

''Alo?''

''Yaptın mı?'' Karşıdaki sesle gözlerimi kapattım bu teklifi neden kabul etmiştim. O şuan işinde emirer yağdırırken ben burada kariyerimi tehlikeye atıyordum. Stephan İngiliz sinsisi.

''Kariyerim tehlike altındayken gergin oluyorum ve...''

''Gevezeliğin mi tutuyor?'' sorusuyla görmeyeceğimi bilsem de kaşlarımı çattım.

''Aldığımda haber vereceğimi söyledim. Sanırım sende gerginken gerizekalı oluyorsun. '' dediğimde bir süre sessizlik oluştu. Sonra bir şey söylemeden telefonu kapattı. Telefonumu cebime bırakıp kafamı kaldırdığımda koridorun karşısında Richie tam bana bakıyordu. Bir süre orada boş boş durmamı izledi ve kaşları çatıldı. Elini kaldırıp yanına gelmem için işaret yaptı ama kafamı olumsuz anlamda salladı. Hareketi tekrarladı. Aynı şekilde işaret yaptım. Üçüncü kez yaptığında cevabım değişmedi. Bu sefer hareketi dördüncü sefer yapmak yerine bana doğru yürümeye başladı. İşte kariyerimin sonuydu. O an sabahtan bu yana fırsat kollayarak yapmaya çalıştığım şeyi yaptım. Hiç düşünmeden Lou'nun odasına daldım. İçeride hastası yoktu. O da dışarı çıkmamıştı. İçeri girdiğimde müzik dinliyordu ve kitap okuyordu. İçeri girmemle şaşkına dönmüştü. Haklı olarak beni beklemiyordu.

Bilgisayarda müziği kapattı. Kitabına ayraç koyarak kapattı. Anlam vermeye çalışarak bana baktı. Dişlerimi kocaman göstererek güldüm. Ne diyecektim? Bu düşüncesizce yaptığım hareketin bedeli olmalıydı. Tam ağzımı açmışken aniden kapı açıldı ve öne doğru savruldum. Allah'tan dengemi kaybedip yere serilmemiştim. Bu boyda ve yaşta komik gözükebilirdi. Belki Richie böyle bir olayda bana acırdı. İçeri girip kapıyı sertçe kapattı. Kendi odasıymış gibi Lou'ya bile selam vermedi.

''Senin ortalıkta boş dolaşma lüksün mü var?'' sesi tüm oda da yankılandı.

''Richie....''

''Sus!'' işaret parmağını havaya kaldırdı. ''Koridorda dakikalardır gelene geçene sırıtıyorsun, öylece dikeliyorsun. Senin şuan hasta kontrollerinde olman lazım!''

''Sende boş boş durup beni mi izledin?'' dediğimde Richie bu soruyu beklemiyordu afalladı. ''Seni örnek alıyorum.'' Bu cümlem hataydı.

''Sen benimle nasıl böyle konuşursun!'' her bir kelimesine basa basa söylemişti. ''Athan Stewart uzun bir süre uykusuzsun. Unut! Sosyal hayatı, uyumayı hatta kıçın kayaya dahi oturmayacak!'' Richie odanın içinde terör estirirken sessizce onu dinliyordum. İşte beklediğim hamle o an Lou'dan geldi.

''Richie?'' yavaşça yerinden kalkmış ve Richie'ye yaklaşmıştı. Elini omzuna yerleştirdi. ''Konuşabilir miyiz?'' derken kapıyı gösterdi. Bana richie'den daha sert bir bakış atarak onu odadan çıkardı. Pamuk şeker kalpli Lou bunu her zaman yerdi. Cezaları Richie'den daha acımasız olabilirdi ama asla Richie'nin rezaletlerini yaşatmazdı. Bu olayı onun önünde yaşadığımızda beni korumadan durmayacaktı.

Daha fazla vakit kaybetmemek için düşüncelerimi bir kenara ittim. Hasta dosyalarını koyduğu dolaba yöneldim hızla Rosalinda'nın dosyasını ararken aklıma geldi. O yeni ve aktif hastasıydı onu rafa kaldırmış olamazdı. Çalışma masasına yöneldim. Çekmeceleri karıştırırken üzerinde sadece ''Greenwood'' yazılı dosya gözüme çarptı. Hiç düşünmeden dosyayı alıp tişörtümün iç kısmına sakladım. Hızlı hareketlerle odadan çıkmak için hamle yaptım. Kapıyı açtığımda Richie ve Lou odanın biraz ilerisinde sakin ama derin bir şekilde konuşuyorlardı. Onlar beni görmeden koşarak uzaklaşmaya başladım. Diğer koridora dönene kadar hızımı yavaşlatmadım. Koridor değiştirdiğimde durup dosyadan önce telefonu çıkardım. Stephan'ı aradım.

Eva; Gelecek UmutturHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin